❝Dünyanın daha fazla "başarılı" insana ihtiyacı yok. Daha çok hikaye anlatıcısına, daha çok barış gönüllüsüne, gönül tamircisine, sevgi taşıyan insanlara ihtiyacı var. Dünyayı daha yaşanılası ve insancıl kılacak ahlaki cesareti gösterebilecek insanlara ihtiyacı var. ❞
Kemal Sayar
Başı Sınuklar İçin Kılavuz, Kemal
Karşı gelme büyüklerine taş kesilirsin
Bak nasıl yığdılar üstümüze taş betonu
Seni bana öldürttüler
Beni de sana
Bizi bize kırdırtıp
Hepimizin adına
Adımız ki bilinmeyen asker
O çok iyi bilinenler
Üstümüze bu anıtı diktiler.
Daha önceki bir nesle mensup olsa da, Aziz Nesin ile aynı mizah tarzının mezunu Yaroslav Haşek… Nesin’in ilham kaynaklarından veya örnek aldığı biri olduğuna eminim. İ. Ortaylı da kendisinden “Ölümsüz Çek Yazarı” diye bahseder (Eski Dünya Seyahatnamesi’nde).
Çevirmeni Can Yücel’in bu husustaki büyük etkisini yadsımadan, Haşek’in bu kitabındaki kısa hikâyelerinin her birinin ayrı bir kahkaha attırdığı bir gerçek. Dünyadaki ününü “Aslan Asker Şvayk” hikâyelerine borçlu olsa da, bence bu kitapta yer alan diğer bazı eserleri daha eğlenceli, dikenli ve hınzır (örneğin Bugulma Öyküleri ve Yasalar Çerçevesinde Ilımlı Gelişim Partisi). Belirteyim ki, bu kitapta ayrı bir başlık altında verilen “Aslan Asker Şvayk”ın maceraları, bilinen tüm hikâyelerinin az bir kısmını içeriyor. Neden, bilmiyorum. Ama Can Yayınları bu askerin yanılmıyorsam tüm hikâyelerini bir araya topladı.
Onu okumadan önce kendisinin hayatı ve memleketi Çekya’nın tarihi hakkında bilgi sahibi olmak, atacağınız kahkahaların desibelini yükseltecektir.
Kızıl KomserJaroslav Hasek · Cem Yayınevi · 19914 okunma
Göztepe'deki Kenan Paşanın köşkünde bugün büyük bir üzüntü var. Kenan Paşa barut olmuş, yanına yaklaşılmiyor. Ama Paşa'nın hakkı var. Torunu Öztunç yedek subaylığını bitirip geldi. Öztunç, askerlikte teğmenliğe yükselememişti. Birliğine asteğmen gitti, yine asteğmen rütbesiyle eve döndü. O yıl yedek subay okulunu bitirip kıtaya çıkan ikibinden çok
Maske cezası konusunda jandarma ya da polisin idari para cezası yazma yetkisi olmaması ve cezalarının keyfi olduğu yönündeki emsal kararların varlığı beni biraz yatıştırdı. Eğer insanları ceza tehdidiyle korkutup, ceza yazar gibi ( tutanaksız ) müsveddeye tc ve telefon no yazılıyor ve imza attırılmıyorsa - ki bende öyle oldu- sorun yok o vakit. Ama ceza eğer resmileşir ve tebliğ edilirse Sulh Ceza Mahkemesi'ne iptal dilekçesi vereceğim.Esas handikap bana ceza yazan, kıt'alara yeni sevk olmuş, acemi asker ya da polislerin bizzat kendilerinin maske takmaması. Tam Aziz Nesin ülkesi. O parayı ödememek için her şeyi yapacağım. Ergen diliyle yine: "Atara atar, gidere gider..." :)