Eğer insan yalnız bir cesetten ibaret olsa ve insan dünyada lâyemütâne daimi kalsa ve kabir kapısı kapansa ve ölüm öldürülse; o vakit vazife yalnız askerlik ve idare memurlarına mahsus kalırsa, sözünüzde dahi bir mânâ olurdu.
Nüfus cüzdanı olmadığı için resmi işlemlerde ve günlük yaşamda sayısız komik ve absürt durumlarla karşılaşan Yaşar adlı karakterin hikâyesini anlatır.
Yaşar’ın nüfus kayıtlarına göre Çanakkale Savaşı’nda şehit düşmüş olduğu görünmektedir, bu yüzden nüfus cüzdanı alamaz ve okula gidemez. Askerlik yapmasına rağmen terhis belgesi alamaz ve babasının mirasını alamaz çünkü resmi olarak “yaşamıyor” olarak görülür. Yaşar, bu bürokratik karmaşa içinde, zeki ve kurnaz bir adam haline gelir ve sonunda zengin olur. Roman, toplumun ve bürokrasinin çarpık yönlerini eleştirel bir üslupla ele alır ve okuyucuyu hem eğlendirir hem düşündürür.
Sene 93 bir Pazar sabahı Ankara kar altında…
Malum tarih, malum olay…
Çok küçüktüm o zamanlar, dayım köy - ilçe yolcu servisi yapardı, arabasının arkasına da Uğur Mumcu’nun büyükçe bir fotoğrafını asmıştı, tabi onun kim olduğunu, 93 yılında olan olayları vs. çok sonraları öğrendim…
Uğur Mumcu biraz da benim dayım oluyor o nedenle…
Adını yıllardır duyduğum Sakıncalı Piyade’yi okurken sıkılacağımı düşünmüştüm ama tam tersine büyük bir keyifle okudum.
Aziz Nesin bile yazdığı önsözünde “Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazdıklarını gülerek okudum. Acı acı gülmek deyimi vardır ya, işte öyle acı acı güldüm.” diyor.
Kitap 12 Mart dönemi davalarıyla ilgili, o duruşmalardaki, cezaevlerindeki “saçmalıkları” kendince anlatıyor Uğur Mumcu. Kendince diyorum çünkü bazısı mizaha yer bırakmayacak kadar trajikomik.. Final kısmını ise davalar sonrası Ağrı Patnos’taki askerlik günlerine bağlıyor, kitabın adı da burdan geliyor…
“…Ama önce erliğin tanımını ezberleyelim.
‘Her türlü ihtiyacı devlet tarafından karşılanan rütbesiz askere er denir.’
İç Hizmet Yasası’nın bu hükmüne bir fıkra eklemek gerekir:
‘Sakıncalı erler bu hükmün dışındadır.’”
Bütün sakıncalı görünenlere, düşüncesinden ödün vermeden onu savunan dik duruşlulara saygıyla…