590 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
Siyer
"Zaman öyle bir zaman, mekân öyle bir mekândı… Ebabiller kara yere kararken Ebrehe'nin fillerini, gonca ana rahminde yetim kalıverdi. Kâbe'nin duvarını bir kırlangıç kucaklamıştı oysa, çığlık çığlığa… Ardından bir şair kollarını açıp haykırmıştı: "Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaşmakta olan!.. Yaklaşıyor yaklaş…" Avizesi cevzâ, ışığı dolunay idi gecenin... Yaklaşmakta olan, bir gül olup açtı ve yeminler edildi ömrüne. Gül açınca taşırdı insanlığın sevinç ırmaklarını ve dünya ilk kez dünya olduğunu hissetti. Bir bülbül gülün aşkına yanmış, yanmaktan kana boyanmıştı. Anlatıyordu: Zamân o gül gibi gül görmedi zamân olalı Gülün güzelliği dillerde dâsitân olalı... Günlerdir okuduğum bu güzel kitabı buraya bırakmak istiyorum. Hz.Muhammed(s.a.v) 'in ömür yolculuğunu Iskender Pala'nın şiirli dilinden okumak isteyenler için... Kalbi titreten bir siyer, anma, yad... "Gönül kitapları"na eklenmiş bir yenisi daha... Şükür
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısıİskender Pala · Kapı Yayınları · 202010.5k okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Sezai Karakoç, Yitik Cennet'ine başlarken şöyle der: "Adem'le Havva'nın cennette öncesiz sonrasızmışçasına mutlu bir hayatı yaşadıkları zaman gibiydi hayatımız Batı'nın soluğu bize gelmeden önce." İşte bu soluktur "dip zıtlık"ların, "ikili şahsiyet"lerin sebebi. Meral'in iç dünyasında yaşadığı derin muhasebe ve muharebelerin sebebi yine bu soluktur. Kendi benliğinin tezahürü olan "birinci Meral", Batı'nın soluğunu hissettiği anda istihaleye uğrayacak ve "ikinci Meral"e evrilecektir. Paris'te yaşayacağı sefih hayatı tahayyül ederek düşüncelerinin girdabında boğulan ikinci Meral'in aşk mücadelesi, mücadele aşkına dönüşecektir. Fakat mücadele aşkıyla yalpalarken Samim'i (cemiyeti, toplumu) Demokles'in kılıcı gibi karşısında görecektir. Akılalmaz bir psikanaliz yeteneğine sahip olan Samim, bütün dalaverelerine rağmen Meral'e sürekli ikazda bulunacak ve ikinci Meral'in imhası için ona yardım edecektir. Muasır medeniyetler seviyesine vasıl olabilmek için Batı'nın bilim ve tekniğinden faydalanmanın elbette bir mahzuru yoktur. Fakat bunu yaparken Batı kültürünün içtimaî hayatımızda tatbik edilmesi, Türk kültüründe ve ahlâk yapımızda onulmaz hasarlara yol açacaktır. Meral gibi konuşurken bile Avrupalı gözükmeye çalışan ve "Bunun Türkçesi neydi?" gibi sorular yönelten özenti ve mukallit nesiller zuhur edecektir. Eğer ölçüyü kaybedersek millî ve manevî değerlerimiz çöküşe uğrayacak, kalabalıklar içinde YALNIZLIK çeken fertler türeyecektir. Bu ölçüyü hakkıyla anlamalıyız. Çünkü müellifimizin dediği gibi; "tecrübeden sonraki idrâk, evvelkinden çok daha pahalıdır."
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201922k okunma
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
Werther, yaşadığı büyük kentin streslerinden ve yarattığı ruhsal bunalımlarından kaçarak küçük bir yerleşim yeri olan Wahlheim’e yerleşen aydın bir gençtir.Buraya gelmeden önce en yakın arkadaşı Wilhelm’ın kardeşi Leonore’a âşık olmuş Wilhelm’a düzeleceğine dair söz vererek yaşadığı yerden ayrılıp buraya gelmiştir. İlk mektubunda ruhsal
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Panama Yayıncılık · 2019122.6k okunma
Kim kaybetti ,kim kazandı.Bu hikaye hiç bitmedi.
TERK ETMEK Terk etmek öyle kolay ki… Yeter ki buna kendini hazır hisset. Bunun için de ilişkinizdeki sorunları çözmek yerine daha da çözümsüz hale getirmelisin. Üstelik sürekli değişik yanlışlarla haklılığını sergilemelisin. O son vuruşu yapmak için zaman kollamalısın. Bu bir tekme ya da yumruk değildir. Bunların
419 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 5 days
Kitabı bitirdiğimde aklıma takılan ilk soru kitabın isminin neden “Huzur” oluşuydu.İnsandaki huzur arayışının nasıl huzursuz edici bir süreçten geçtiği işlenilmişti sanki eserde.Doğu ile Batı ,gelecek ile mazi, birey ve toplum, inanç ve tanrısızlık arasında sıkışmış entelektüel bir çevrenin içinde;sanat,edebiyat,şiir,resim, mimarinin ve musikinin İstanbul özelinde bir aşk hikayesiyle sunulduğu romanda “ayrılık” ve “ölüm” vurgusunun baskınlığı dikkat çekmekte diyebiliriz. Mümtazın Nuran’dan ayrılışını, Suat’ın intiharını, İhsan’ın ölüm döşeğinde olduğu vakit Mümtaz’ın kendini kaybetme sürecini ve dış dünyada harbin başlamasını toplu düşünürsek aklın ve hayatın “Huzur” içinde mümkün olmadığı sonucuna varabiliriz.Ayrıca romanda, modern zamanların ölüme kattığı yeni anlam üzerinde de durulmuştur.Her ölümün doktorla gerçekleştirilmesi, meleklere artan nüfus karşısında ölülerin yardım etmesi...Birincisinde tıbba adeta ölümü ne zaman yeneceksin mesajı verilmektedir.Doktor hastalığın iyileşmesine bir aracı değil ölümü durdurması gereken bir kişi olarak algılanmıştır.Diğerinde ise melek kavramını, metafiziği dışlamış adeta öldürmüş insanın, ölülerini nasıl hayatında yaşattığını, açtığı o metafizik boşluğu nasıl doldurmaya çalıştığına yer verilmiştir. Sonuç olarak uzun cümleler, muazzam tasvirler, dolu dolu İstanbul’la, Osmanlı çöküş yıllarıyla, Cumhuriyet ve sonrası dönemde yaşayan “insan”ın arayışı sorgulanmıştır.İçinde, dışında,sanatında, aşkında, edebiyatında…”HUZUR” ne zamandır?...
Huzur
HuzurAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201916.7k okunma
"Onların düşmanca tutumlarından korkmuyorum, senin aşkına inanıyorum. Hayatta her şey kötüye gidebilir, aşk hariç. Yeter ki bitkin düşen, bocalayıp tökezleyen zayıf iradeli biri olmasın, aşk hiçbir zaman yolunu şaşırmaz."
Sayfa 315 - İş KültürKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.