Aşk bir pusuladır. Binlerce olmazın içinde en gerçek olanını gösterir bize. Yönünü kaybetmek istemiyorsan gönlünü sakin tut. Unutma ki her yürek kıpırtısı, gerçek aşkın ayak sesleri değildir. Sabırla bekle. Çünkü aşk, vuslatı, hasreti ve gurbeti sever. Çünkü aşk, varlığın değil, varlıktan da öte varlığın tezahürüdür. Onun için rehberin kuvvetli, yüreğin dayanıklı olmalı. Kime baktığından daha çok, yüreğinin kandilini kimin için yaktığınla ilgilen. Mevla'ya mı gidiyorsun belaya mı, iyi düşün.
(Satır sonlarında yazanlar bitirme tarihi ve saati)
2023 kitapları : 307
OCAK
1. Charles Bukowski - Kapalı Bir Kapıdır Cehennem 01.01.2023
2. Charles Bukowski - Bana Aşkını Getir 02.01.2023 18.26
3. Can Yücel - Maaile 04.01.2023 19.30
4. Can Yücel - Portreler 05.01.2023 18.35
5. Edip Cansever - Ben Ruhi Bey Nasılım? 05.01.2023 23.36
6.
Sen gidince gönlüm karışıyor. Ondan sonra da başımı alamadığım bölük bölük akıp duran bulutlar... Her taraf birden ıssızlaşıyor. Bir sessizlik çöküyor birden odama ve koridora. Hastaların ölgün ve yavaş ayak sesleri, her hastanın adeta sağlık durumunu yansıtan terlik şıpırtıları, kesik kesik öldürmeler, ah'lı of'lu iç geçirmeler, yalvarmalar, şifa dilekleri....bile bozamıyor bu sessizliği. Biliyorum ki bu sessizlik benim karışık gönlümde.
Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi,
Gelmiş geçmiş en kötü günlerdi,
Sadece En ile anlatılan bu zamana, tarihin enlerine girecek bir devrim gerekliydi. Kulağımıza gelen ayak sesleri çok da uzak değildi. Umutsuzluğun kışını, umudun baharına dönüştürmek en çok bu şehre yakışacaktı.
Daha erken ya da daha hızlı gerçekleşemez miydi bu devrim dersek eğer
Lozan ne bir zafer ne bir hezimettir. Musul ve Boğazlar konusunda bazı tavizler verilmek zorunda kalındıysa da, kapitülasyonları kaldırtarak ve azınlık haklan nedeniyle içişlerine karışılmasının önüne geçerek, Ankara Osmanlıların yüzyılı aşkın süredir yapamadığını yapmış ve yeni devletin adli ve mali bağımsızlığını güvence allına almıştır. Bunun önemini abartmak mümkün değildir. Trakya ve İstanbul'un savaşılmadan geri alınması da önemli bir başarıdır. Zaten bu antlaşmayı imzalamanın alternatifi de tekrar savaşa girmekti, ki Türkiye'nin böyle bir yükü ne kadar kaldırabileceği de tartışmalıdır.
Olur mı bir gün aceb fasl-ı nev-bahâr-ı ferah,
Eser mi gülşen-i hâtırda rûzigâr-ı ferah . AÇIKLAMA :
Acaba bir gün ferah baharının zamanı gelir mi? ( Acaba ) hatır gülşeninde ferah rüzgârı eser mi?
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar.
_Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım.
_Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların
onu yaralar kıpırdatıyor
ve o sertelmektedir yaralardan
kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri
saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran
içimize güneşler bırakan nal sesleri.
Keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın
varınca bayrakları, marşları duyuyorum
başım
E V E T , İ S Y A N
Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların
onu yaralar kıpırdatıyor
ve o sertelmektedir yaralardan
kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri.
saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran
içimize güneşler bırakan nal sesleri.
Keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın
varınca bayrakları, marşları duyuyorum
başım çılgınca sarsılan dallarla uğraşıyor
durup dineliyorum bütün taframla
bütün taframla, bütün yumruklarım, bütün
hantal yüreklerin olduğu orda.
Kesik kolları var aşkın
döl ve inat barındıran.
Hırpanî bir okşayışla akşam
yanaşınca çocuklara
ben karakavruk yüzümün arkasında
kırbaçlayarak büyüttüğüm ağrıyı bırakıyorum
bana ne çerçilerden, çerilerden, kullardan
halksa kal'am onu kal'a kılan benim
boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü
çünkü kavganın göbeğidir benim yerim.
Gecenin karanlığında, körlükten yorulmuş sabahı doğuruyor güneş,
Evvela kuşlar karşılıyor onu her biri kendi sözcükleri ile.
Sonra bir serinlik. Ardından evlerinden çıkan insanların ayak ve artlarından hızla vuran demir kapı sesleri...
Sabah gözlerini kamaştırırken, güneş iyice yıkıyor yüzünü onu ayıltmak için. Doğumun sancısını unutmuş, doğurduğu sabahı bütün gün şefkatle kucaklıyor ama nafile.
Yeniden gece gelip alıyor onu elinden.
Bıkmadan, yorulmadan her gün yeni sabahları doğuran o güneşin azmi, sadece sabaha duyduğu aşk olamaz!
Bu ancak; aşkın sahibinden aldığı buyruğa hiçbir karşılık beklemeden duyduğu aşk olabilir.
Aşkın sahibinin, buyruğuna aşık olmak...
Böyle bir hal varken, aşkın sahinin; "batıdan doğur" emrine karşılık, her gün şefkatle kucakladığı sabaha, o güne kadar hiçbir benzeri görülmemiş düşmanlığın, tüm canlıları kasıp kavuran sıcaklığını vermekten nasıl cimri olabilir!
O ancak; ait olduğuna ait olana merhametli, asî olana çok yakın durur.
Muhammet Çılgın✍️
Kalın klasikler arasında gözümü en çok korkutan klasikti Savaş ve Barış. İki sebebi var.
İlki cüssesi. İki cilt, toplam 1800 sayfa. İkincisi ise 500'den fazla karaktere ev sahipliği yapması (benim gibi beş karakterli kitaplarda bile kim kimdi diye karıştıran okurlar için korkutucu olması normal
İlk cildin sonundan bildiriyorum. Bu korkular