Helios ışığını tüm gücüyle tenimizde gezdirirken, Kharitlerden doğma bir neşeyle, yanımda hırlayan, tıslayan Cerberus hizmet ediyordu bütün konuklara... Kadehlere değişik tatlarda Ambrosialar doluyor, anında tükeniyordu. Zeus’un keyfi yerinde olurdu, Hera’yı edebilseydi ikna. Hades’in gözlerinde Persephone’nin diri bedeni, Ares, Hephaistos’un
Yanmasını bildim nârına, kül olmasını da bilirim
Yâr diye bastım bağrıma, şikayetçi de hiç değilim!..
AŞKIN ATEŞTEN GÖMLEK OLSA DA GİYECEĞİM, BEDELİ KARA ZİNDAN DESELER BİLE GİRECEĞİM...❤️✌️
❣️youtu.be/RT_-vH1keww❣️
Merhabalar Efendim....!
Kahveler hazır mı...? Bardakları havada görüyorum... Duyduk ki özlemişsiniz, Başlayalım o halde...!
{Ç News}; "Sen Sus Kitabın Konuşsun" Etkinliği ile Yayında..!!!
Yeni Etkinliğimiz ;
"Sen Sus Kitabın Konuşsun" Nasıl işliyor?
Çok basit, kitaplarınızın adını kullanarak, keyfinize uygun
De Profundis yani derinlerden…
Oscar Wilde, Reading Cezaevi’nde kaleme aldığı bu mektubunda “seni esirgemeden yazdım” diyor, Lord Alfred Douglas’a. Yazık ki mektup sahibine hiç ulaşmamış.
Oscar Wilde mektubunda özgürlüğünü, itibarını, servetini, ailesini kısaca herşeyini kaybetmesine sebep olan aşkın sonunda ödediği büyük bedeli yazmış. Öyle güzel yazmış, duygularını o kadar güzel dile getirmiş ki hayran olmamak, saygı duymamak mümkün değil.
Nasıl büyük bir sevgi ve bu sevginin getirdiği o büyük acı. Satır aralarında hissediliyor, o duygu yoğunluğu. Hem maddi olarak, hem manevi olarak sömürülen Oscar, bunları bile bile sevmeye devam ediyor.
Yaşadığı büyük haksızlığı okurken, acısını, hayal kırıklığını, derin üzüntüsünü hissetmemek mümkün değil. Gerçek aşkı, katıksız sevgiyi anlatan bu mektubu çok beğendim.
Andre Gide’nin kişisel anılarını yazdığı önsöz en az kitap kadar güzel.
Okuduğum en iyi aşk mektubu.
De ProfundisOscar Wilde · Can Yayınları · 20173,828 okunma
Siz hiç biriyle kurduğunuz planları yalnız gerçekleştirmek zorunda kaldınız mı?
Sevdiği kokuyu o gidince duymak?
Sevdiği yemeği o gittikten sonra yemek?
Sevdiği şarkılara istemsizce maruz kalmak?
Geçtiğimiz yıl
Nazım Hikmet Ran'ın bir kitabını okumuştum. "Sensiz yaşayamam," diyen Piraye'ye sesleniyordu:
"Yaşarsın, kalbimin kızıl
.
Her Aşk bir yürekten doğar,
Ve bir yüreği doğurur...
Belki oğlan olur, adı şair olur,
Belki kız olur, adı şiir olur.
Ölümlüdür doğan ve doğurulan.!
Biz ne edek...
Seven bir ruh, gönüllü olarak itaat etmekten mutluluk duyar... Pastoral Senfoni. İyilik ve merhametin içine sızan ihaneti, her günahın bir bedeli olduğunu yalın bir dil ile anlatan, oldukça yoğun etkileci ve derin bir eser. Keyifli okumalar, kitapla kalın. Gerçek aşkın karşılığını her zaman bulması gibi onun her şeyi inatla reddeden ruhu karşısında, bütün vücuduma bir nefret duygusunun yayıldığını hissediyordum...