Aziz kardeşlerim herkes sevgiliyi anlatır. Ama leylaya mecnunun gözü ile bakmayanlar onda bir şey göremezler.
Sözlerine “Aişe binti Ebubekir Habibetü Habîbullah” (Ebubekir Kızı Aişe, Habibullahın Sevgilisi) diye başlayan mü’minlerin annesinden “En Sevgiliyi” dinleyelim. [1]
“Yusuf’u gördüklerinde bu bir melektir diyen kadınlar, Benim efendimi
Cihan padisahi Yavuz Sultan Selim, Sam yakinina otagini kurdurarak burada üç ay kadar kalmis. Bir Türkmen kizi da, zaman zaman padisahin çadirina gelerek, otagin temizlik islerini yapar, hünkâr çadirini tertibe ve düzene sokarak siradan gündelik islerle mesgul olurmus? Yine bir sabah temizlik için geldiginde, Sultan Selimi görmüs. Türkmen
Pek severek okudum denilemez. Çoğunlukla ne üslubu ne fikriyle bana hitap ediyor. Buna rağmen, içerisindeki onca şiirden, mutlaka seveceğim birkaç şiirin çıkması muhtemel iken, birkaç tane mest olduğum şiiri çıktı diyebilirim, bu mest olunan şiirlerin haricinde, sevdiğim şiirlerin sayısı da 10-20 arası diyebilirim. Kitabın içerisindeki genel şiir
KÖLESİN SEN, KÖLE KAL! (SPOILER İÇERECEKTİR)
Dilber... Ana yurdundan koparılıp getirilmiş buralara küçükken. Cariye olarak satılacak birine, artık kime denk gelirse, kim biçilen değeri öderse... Küçük yaşta başına gelenlerin de etkisiyle yıpranmış, kayda değer bir özelliği olmayan bir çocuk. Sonrasında nasıl da afet-i devran bir kadına dönüşüyor,
Diğer bireyin güzelliği ve endamı, ulaşılacak tatminle ilgisi olabilir veya olmayabilir. Çünkü yaptığı seçim iradeyle yapılan bir seçim değildir, tabiatın istediği onu bu yola iter.
Şeyh Şâmil, otuz yaşlarına geldiği zaman, iki metreyi aşkın boyu, geniş omuzu, levent endamı, ilmî kudreti, sarsılmaz îmânı ve keskin bakışları ile muhteşem bir şahsiyet idi.
Oydu. Yalnızdı. Arkasından onu takip eden köpeği, etrafında geniş kıvrımlar yaparak dolaşıyor, bazen ona yaklaşıyor, bazen ondan uzaklaşıyordu. Elleri cebindeydi. Gövdesi biraz öne eğikti. Belki biraz düşünceliydi. Yavaş adımlarla, güneşin ateş tekerleğini nerede ise toprağa değdirecek gibi göründüğü çıplak sırta doğru yürüyordu. O, sırta vardığı
Yavuz Sultan Selim, Ridaniye ve Mercidabık seferleri esnasında Şam yakınına otağını kurdurarak burada üç ay kadar kalır. Bir Türkmen kızı da zaman zaman padişahın çadırına gelerek, otağın temizlik işlerini yapar, hünkâr çadırını tertibe ve düzene sokarak sıradan gündelik işlerle meşgul olur. Yine bir sabah temizlik için geldiğinde, Sultan Selim’i
Sevgilinin
İnceden duyulur sesi
Hayalde görünür endamı
Önce bir silkiniverirsin
Ne oluyor bana dersin
Meğer sen aşık olmuşsun
Bunu şimdi anlıyorsun
Şimdi çıkarıversen içindekini
Hayır olmuyor olmayacak yapamıyorsun
Kalbin penceresinde yarin silueti saklı
Her an görünür yüzü gözü
Kaçış yok kurtuluş yok aşktan
Düşmüşsün aşkın nehrine çırpınmak nafile
Neden başka olursun onu görünce
Niçin onun için oyalanırsın kalbin mihrabında
Ruhunda nakış nakış dantel misali
Süzersin derin derin maşukunu
Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim, Şam yakınına otağını kurdurarak burada üç ay kadar kalmış. Bir Türkmen kızı da, zaman zaman padişahın çadırına gelerek, otağın temizlik işlerini yapar, hünkâr çadırını tertibe ve düzene sokarak sıradan gündelik işlerle meşgul olurmuş.
Yine bir sabah temizlik için geldiğinde, Sultan Selim’i görmüş. Türkmen