İnsanlığın -her anlamda- can çekiştiği bir noktadayız.
Zülfü Livaneli'nin söyleşisinde yer alan bir cümle. Onun eser hakkında söyleşisi ile son buluyor Balıkçı ve Oğlu. 21. yüzyıl düşünüldüğünde "insanlığın can çekişmesi" tabiri çok da haksız sayılmaz aslında.
Nereden başlasam bilemedim incelememe. O kadar hassas konulara değinilmiş
Metin Hara.. Ne var ki bu adamda öyle büyük aşklar yaşadı, yaşadığı aşk uluslararası üne yayıldı, dünyaca ünlü bir meleğin nevrini döndürdü diye ti ye aldığım adam :) Kitap fuarında gezerken kitabını kişisel gelişim türündekiler arasında gördüğümde ağzımı açık bırakan, hakkında hiçbirşey bilmeden önyargılı davrandığım, keşfetmek için müthiş
"Acı içinde bağımlı olduğun herşey seni terkedecektir!
-Aşk, zihinle yaşayana karmaşa, gönülle yaşayana huzur verir...
-Peki! Ya bizim aşk sanıp ta acısını çektiğimiz şey nedir o halde?
-Dışarıdaki kıvılcıma mest olup içerideki güneşe körleşmektir sadece... "
Aşk tam olarak böyle bisey...
Insanın aklını başından almakla yetinmiyor, başka bir düşünceye bile izin vermiyor. Beyni de, gönlüde aşkın istilası altında. Hatta aşkın tiryakisi olmuş...
> Evet, sihirli parmaklar yavaş yavaş kendine geliyor ve geldik gene okumuş, bitirmiş olduğum güzel bir kitabın incelemesine daha. Çaylar, kahveler hazır mı? Konumuz gene bir hayli uzun ve bu sefer Carl Sagan ile birlikte, uzayın engin derinliklerine ve sonuz çıkmazına doğru yol alacağız. Bu aralar ufak tefek hadiseler yüzünden canım sıkkın