Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Bu nasıl bir aşk, sevgi vs adını ne koyarsanız artık. Ömrü boyunca tek bir kadını istemek, onu beklemek, sevmek, kendini adamak.. Bunlar ne kadar uzak kaldı bizim çağımıza. İncelemem, kitap içeriği hakkında bilgileri içerdiği için önden uyarıyorum. (Spoiler)
Kendime gelemiyorum hâla. Böyle bir bitişi kabullenemiyorum. Müzeye gitmeye de cesaret edemiyorum şu an. Kemal’in bunca yıl beklediği, ardından sonsuza kadar kaybettiği Füsun .. Yazarken güçsüzleşiyorum. Derin bir acı yaşıyorum. Son 60 sayfayı büyük güçlükte bitirdim ve yaklaşık 3 saat sürdü. Düşünebiliyor musunuz, yıllarını tek bir kadına vermek ve ondan kalan, ona ait olan ne varsa eşzamanlı koleksiyonunu yapıp en sonda müze haline getirmek. Yaşam gâyesi; masum bir aşkın içinde vâr olmak. Koşulsuzca beklemek.
Eşyalara verilen anlam, duyguların yoğunluğu, aşkın tanımı, o dönemin İstanbul’u ve daha fazlası, okurken sizdeki etkisi ve anlamı da dönüşüme uğrayacaktır. Füsun, keşke böyle bitmeseydi bu hikaye…
Molière
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Moliere’in hayatı, eserleri, eleştirilere karşı aldığı tavır, komedya türüne katkıları, 
William Shakespeare ile aralarındaki farklar, Latin ve Yunan tiyatro gelenekleri gibi farklı konulara da değindiğim bir metin olacak. Okumayı tercih edecek olanlara
