Kitapta bir fahişe ile aşkının hikayesi anlatılıyor. Yazar aşkın insan üzerinde hem iyileştirici hem de kötü gücünün olduğunu gözler önüne sererken, bir yandan da aslında insanların -ki bu kısmı kitabın konusuna göre madalyonun öteki yüzü- ne kadar çıkarcı, güçten düştüğünüzde sizden çok kolay vazgeçebileceğini de çok güzel işlemiş.
Biz insanlar aslında çok seviyoruz tüm insanları yaptıkları işe, maddi gücüne, toplumdaki statüsüne göre sınıflandırmayı ve ona göre davranmayı. Bugün birine bir fahişenin birini her şeyden vazgeçecek kadar çok sevdiğini söylesek kimse aşkının samimiyetine inanmazken, kamelyalı kadın bunun tam tersinin de pekala mümkün olabileceğini, hatta tertemiz bildiğimiz bir çok insandan çok daha samimi ve güzel sevebileceğini gösterdi bana. Bizim sınırlarımız, sınıflandırmalarımız yalnızca beynimizde...
Kitap ilk etapta biraz sıkıcı, konuya adapte olana kadar epey zorlandım. Ancak sonrasında su gibi akıp gitti.
Ben kendi adıma sevdim...