Nar sist
Narsisizm, pek çok psikoloji kuramcısına göre bir telafi stratejisidir. Narsist birey, temel güvenlik ve bütünlük duygusu olmayan, benlik algısı, benlik saygısı ve hatta yaşamsal işlevleri bütünüyle dışa bağımlı, yaşamının öznesi olamayan, kırılgan bir performans nesnesidir. Güçsüz, yetersiz, hasarlı algıladığı ve deneyimlediği benliğini inkar eder ve onun yerine sınırsız üstünlük, başarı, güzellik, zenginlik, iktidar, şöhret, yücelik, yenilmezlik, aşkın ya da umursamazlık, aykırılık, kötülük, cezalandırıcılık, acımasızlık fantezilerine dayanan büyüklenmeci sahte benliği yaratır. Bu aslında bireyin kendi olamaması, asıl benliğini üstün insan imajına kurban etmesidir. Ki pek çok durumda bu imaj, trajikomik bir şekilde süper kahramanları çağrıştırır.
"Hangi aşk?" "Umudu olmayan aşk. Yaşama arzusu verdiğinde, fedakarlığı ilke edindiğinde, mutlak mükemmelliğe erişme düşüncesiyle yapılan her hareketi soylulaştırdığında. Evet, melekler işte böyle bir aşkı destekler, böyle bir aşk insanı, Tanrı'yı tanımaya götürür. Sevdiğine layık olmak için bıkıp usanmadan kendini mükemmelleştirmeye çalışmak, uğruna binlerce gizli fedakarlıkta bulunmak, onu uzaktan sevmek, onun için canını vermek, özsaygısını ona feda etmek, ona karşı ne gurur ne öfke duymak, yüreğinizi dağlayan korkunç kıskançlıkları ona hiç hissettirmemek, zarar görecek bile olsak ona sevdiği her şeyi vermek, sevdiğini sevmek, yüzümüzü daima ona dönmek, hissettirmeden onu izlemek; işte din böyle bir aşkı bağışlardı, böyle bir aşkın insani yasalara da ilahi yasalara da saygısı olurdu ve sizi, pis şehvetinizle sürüklendiğinizden çok başka bir yola götürürdü."
Reklam
“Bir kadını anlayan erkeğin ona en büyük saygısı suskunluğuna bıçak atmamasıdır. Çünkü suskunluk demleri kadın kalbinin haram düşüncelerin girip kirletmediği en temiz alanlarıdır.“
Sayfa 142Kitabı okudu
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
_Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin
_Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. _Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir, delilik var olmuş bir zekânın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekânın var olmamaya devam
Reklam
Tut
"...Tut elimden Dosta düşmana karşı bir iyi konuşayım Tut Kulede saat kırılmasın Geyikler sağır Rüyalar boğuk olmasın Son kıral ağlıyor, üstünde son kuş yoruluyor
Sayfa 43 - Diriliş Yay
Eski zamanlarda ataerkil aile düzeninde baba ile oğulun çatışan çıkarları vardı ; oğul, tam bir ekonomik ve toplumsal bağımlılığı ancak babasının ölümüyle elde edebilirdi. Bu düşmanca yapay ilişki, aşırı oğul saygısı ve kaskatı görev duygusuyla ve ustalıkla gizlenmek zorundaydı. Bu ahlak süsleri ardında kıskançlık ve nefret duygusunun gerekçeleri saklıydı. Bu gerçeklerin ortaya çıkmasını utanç duygusu önler.
Eski zamanlarda ataerkil aile düzeninde baba ile oğulun çatışan çıkarları vardı; oğul, tam ekonomik ve toplumsal bağımsızlığı ancak babasının ölümüyle elde edebilirdi. Bu düşmanca yapay ilişki, aşırı oğul saygısı ve kaskatı görev duygusuyla ve ustalıkla gizlenmek zorundaydı. Bu ahlak süsleri ardında kıskançlık ve nefret duygusunun gerçekleri saklıydı. Bu gerçeklerin ortaya çıkmasını utanç duygusu önlerdi.
Reklam
Aşkın passadoya saygısı yoktur, hiç kulak asmaz düello kurallarına.
Umudu olmayan aşk. Yaşama arzusu verdiğinde, fedakârlığı ilke edindiğinde, mutlak mükemmelliğe erişme düşüncesiyle yapılan her hareketi soylulaştırdığında. Evet, melekler işte böyle bir aşkı destekler, böyle bir aşk insanı, Tanrı’yı tanımaya götürür. Sevdiğine layık olmak için bıkıp usanmadan kendini mükemmelleştirmeye çalışmak, uğruna binlerce gizli fedakârlıkta bulunmak, onu uzaktan sevmek, onun için canını vermek, öz saygısını ona feda etmek, ona karşı ne gurur ne öfke duymak, yüreğinizi dağlayan korkunç kıskançlıkları ona hiç hissettirmemek, zarar görecek bile olsak ona sevdiği her şeyi vermek, sevdiğini sevmek, yüzümüzü daima ona dönmek, hissettirmeden onu izlemek; işte din böyle bir aşkı bağışlardı, böyle bir aşkın insani yasalara da ilahi yasalara da saygısı olurdu ve sizi, pis şehvetinizle sürüklendiğinizden çok başka bir yola götürürdü.
Sayfa 47 - CanKitabı okudu
D'Artagran bütün arzularının tatmin olduğunu hissediyordu, artık sevilen kişi kendi benliğindeki bir rakip değildi, seviliyormuş gibi davranılan kendisiydi. Yüreğinin derinliklerinden gelen bir ses, ona bir intikam aracından başka bir şey olmadığını, kılıcını kullanması için pohpohlandığını söylüyor, ama gururu, kendine saygısı, aşkın ateşiyle kamaşan gözleri bu fısıltıyı susturuyordu.
Sayfa 441Kitabı okudu
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.