Bilesin ki âşık düşmandır, dost değil; mâşuk da düşmandır, dost değil. Zira dostluk, onların kişisel özelliklerinin mahvındadır. İkilik devam ettikce ve her biri kendi kendisi olduğu sürece kesinlikle düşmanlık sözkonusudur. Oysa dostluk, birliktedir. Bu bakımdan, âşık ile mâşuk asla dost olmaz; böyle bir şey sözkonusu değildir. Aşığın bütün sıkıntısı dostluğa bir türlü ulaşamamasıdır. Vallahi, tuhaf bir iş, çünkü burada varlığın çokluğu sözkonusu olur; o zaman varlığın sıfatları nerede taşınacak?
İmdi, öğrendin ki aşkta aslolan sıkıntıdır, kaygıdır; rahatlik, geçici bir durumdur. Aşkta gerçek bir rahatlik asla mümkün değildir; unutma!
Gözcüler dışarıda olunca bütün işler kolaylaşır. Gerçekte gözcüler güzelliğin işaretleri ve aşkın sultanlığıdır. Öyle ki ondan (aşk) ne korkulur ne de kaçacak bir yer bulunur. Saltanat korkusuyla tam bir doyuma ulaşılmaz; böyle bir şey olsa olsa kâlp ürpertisi ve can korkusuyla olur.
_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
_Deniz bitti. En az iki yüzyıldır milletçe tam bir mirasyedi gibi yaşadık. Artık sonu geldi. Alacaklılar kapıya dayandı. Günü gün ederek har vurup harman savurduk ve değirmenin suyunun nereden geldiğine zerrece aldırmadık. Duranın durduğu yerde hep durmaya devam edeceğini sandık. Onunla ayakta durmak yerine emsalsiz bir umursamazlıkla sırtımızı
Aşkın herkes için geçerli bir mizacı yoktur. Sadece insanların farklı mizaçlarından söz edilebilir. Hayatta herkes için geçerli ortak reçete arayıcılarının hoşuna gitmeyen de budur.Farklılığa tahammülsüzlük aşkın huyudur. Aşkın tuhaf halleri... Onsuz da yaşayabileceğinizi anladığı anda, sizi daha çok sevmeye başlar.
"Aşkın herkes için geçerli bir mizacı yoktur. Sadece insanların farklı mizaçlarından söz edilebilir. Hayatta herkes için geçerli ortak reçete arayıcılarının hoşuna gitmeyen de budur.Farklılığa tahammülsüzlük aşkın huyudur. Aşkın tuhaf halleri... Onsuz da yaşayabileceğinizi anladığı anda, sizi daha çok sevmeye başlar."
Caroline Nozière 16 Nisan 1772'de Versailles'da doğdu, Cabanis'in, karakterine ve zekâsına hayran olan doktor Dussuel'in kızıydı. 1786'da kralın oğlu, hafif seyreden bir kızıl hastalığına yakalanınca onu Dussuel tedavi eder. Kraliçenin arabalarından biri her gün gelir, Jean-Jacques Rousseau'nun bir çömeziymiş gibi, kitaplarıyla bitki koleksiyonu