Birçok arkadaşımın okuduğu, incelemeler yaptığı, çok beğendiği, okumaya teşvik ettiği Hakan Günday kitaplarına Kinyas ve Kayra ile giriş yapmış bulunuyorum. Yazar hakkında bir bilgim olmadığı için yine önce yazardan başladım araştırmaya. Sonra kitaplarına kısa bir bakış attım; başladım Kinyas ve Kayra okumaya.
Farklı bir macera oldu benim için
Aşk gibi aşksızlık da bir haldir; o da kendi gerçeği içinde yaşar. Herkesin kendi yanılsaması ya da gerçeği içinde yaşadığı gibi. Onu hayatın asıl gerçeği sananlar yalnızca bize benzeyen insanlardır ve bu kişilerin toplumda çoğunlukta olması, kendi gerçekliğimizi hayatın tamamı yapmaya yetmez.Hatta bir hayat yapmaya bile yetmez.Hayat, bazen kaybedilmiş şeylerin toplamıdır. Eksiltilmiş, kaybedilmiş, yok edilmiş şeyleri gerçek sanmayanlar için bu sözler bir şey söylemeyebilir.
Aslında buydu beni geliştiren,
aşksızlık!..
Aşksızlık büyütür beni yeni bir aşka doğru
ve öyle sanıyorum ancak birkaç yıl sürer
İnsanın sebepli umutsuzluğu...
Fırtınanın esintiye dönüşmesiydi o. Her an kendini yenileyen hücre gibi, her yeni güne bir keşifti o. Sükûnetti tüm gürültülere mukabil. Mola vermekti durmaksızın dönen dünyaya rağmen. Huzurdu, manaydı. İnsan adedince seyir, çiçekler nevince renk cümbüşüydü. Ve en önemlisi kalbin kibrini paramparça eden gözü kara bir cengâverdi. Her insandaki
Gitmem gereken bir yer var. Yolda karşıma çıkanlar ve gölgeleri... Sanıyor musun yolculuk seninle bitecek. Sanıyor musun yol asfalt, yol endişe, yol bahanelerden oluşuyor. Bu yolculuk öyle anlamlı ki; yüzyıllardır sürüyor ben yolcu olduğumu yeni fark ettim, bir kaç sene oluyor farkına varalı. Ama şu var ki; tüm yollar aydınlığa çıkar ve gitmem gereken yüzyıla yalnız gitmek istemiyorum. Giderken en ufak aşksızlık ve şüphe istemiyorum. Elimi tutacak cesaretin var mı?
aslında buydu beni geliştiren, aşksızlık! ..
aşksızlık büyütür beni yeni bir aşka doğru ve öyle sanıyorum ancak birkaç yıl sürer insanın sebepli umutsuzluğu