.
Ne istersin hayattan. Peki ya Allahtan ne istersin.
... kardeşleri sırtından vurmuştu Yusuf’u.
Bir kuyuya düşmüş karanlıkta kalmıştı Yusuf.
Lakin alemlerin Rabbi olan Allah onu Kuyuda da yalnız bırakmadı..
Rabbini anarak aydınlatmıştı karanlık kuyuyu.
Rabbim sen en iyisini bilirsin demişti, sana teslimim demişti Yusuf peygamber.
“Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi
emekti.”¹
Nice aşklar vardır büyük bir heyecan ve tutkuyla başlayan. Bulutların üzerinde gezer sevenler. Dünyayı unuturlar birlikte olduklarında. Bir saniye olsun birbirlerini görmeden, birbirlerinin sesini duymadan dünyada nefes alamayacaklarını düşünürler. Ne yaparsa yapsınlar yüreklerinin
Zweıg'ın bilinmeyen bir kadının şair olan R'ye karşı duyduğu tutkulu aşkını tasvir ettiği bir eser. Eser mutlak aşk kavramını göz önüne mükemmel bir şekilde sermiştir. Aslında incelemenin yersiz olduğunu düşünüyordum ; çünkü kitabı Almanca aslından çeviren Ahmet Cemal sonda kendi incelemesine yer vermiş, ama yine de şuraya yazdığım 2 satır 1-2 insanın ilgisini çeker de okumaya karar verir diye bir şeyler yazmak istedim.
Bilinmeyen kadına gelince, gerçekten de kendini bile bilmemiş bir kadın demek daha doğru olur. Eserde mutlak aşk deniliyor ama, bu aşktan öte bir şey, saplantı. Hiçbir şeyi umursamayan, her gece sevdiği adamın sokağında ışığın yanmasını bekleyen ve bunun için türlü zahmetlere katlanan bir kadın. Hayatının her anında, attığı adımda, içtiği suda kendisini hiç tanımayan R'yi seven bir kadın. O adamdan fahişe muamelesi görmesine rağmen, adamın bir dediğini iki etmeyen ve hiç tanınmayan, bilinmeyen bir kadın.
Ölçülü olan her şey daha anlamlı ve daha güzel, bu öyküde de sınırsız duyulan ve bastırılmayan duyguların bir insana neler yaptırabileceği, neleri yapma noktasına getireceği konusunda güzel bir mektuptan dem vurulmuştur. Mektubu ise ondan vazgeçtiği için değil, öldükten sonra eline ulaşıcak şekilde yollamıştır. Şöyle de güzel bir cümleyi buraya eklemeden geçemeyeceğim. ''İçim rahat ölüyorum, çünkü sen o ölümü uzaktan hissedemezsin. Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim.''
Herkese iyi okumalar dilerim...
"Zordur insanlarla yaşamak, çünkü öyle zordur ki susmasını bilmek."(#52880794)
_________
Öncelikle bu inceleme yazısı doğrusuyla yanlışıyla BENİM düşüncelerim ve hissettiklerimdir. Yani herhangi bir makale veya yardımcı okuma yaparak yazılmış bir şey değildir. Tabiki bu tarz yardimci okumalar da
-Gece, müsait misin bana?
+Kapılarım sonuna kadar açık sana.
-Sonun Gündüzle mi başlar?
+Sonsuza kadardır ruhtakı aşklar.
+Ruhum gece son zamanlar.
-Değilsin benden öte seven anlar.
+Hüzurunda huzurum var.
-Koynumda sana da yer var.
+Kıskanırım, başka istemem.
-Suskunsun, bir şey diyemem.
+Yıldızların kayıp nedendir acep?
-Senden dolayı ettiler hicab.
+Özlem büyük, hasret harlı.
-Bir sen değilsin aşktan hasarlı.
+Dinmiyor sızım, var mı çare?
-Sevda yüklüler ezelden biçare.
+Ben mahzenime dönem izninle.
-Bilirsin Gökyüzüm daim seninle...
+Bilmem mi bulutlar sultanıyım ben.
-Gece ruhumun dermanısın sen.
Uzun bir zaman oldu kitabı okumaya başlayalı. Küçük bir girizgah ile yarım kalmıştı fakat sabahın 4 ünde uyanıp öğlen 13:00 gibi bitirilecek kadar okuru içine alan bir eserdir.
İnceleme yaparken kitabın içeriğine dair pek spoiler verme derdinde değilim açıkçası. Fakat bazı yerlerine değinmeden geçemeyeğim ki başında da uyarı yaparım
Shakespeare nin okuduğum üçüncü ve en beğendiğim kitabı. Hamlet i her zaman aşk oyunu zannederdim. Ama aşktan öte bir intikam oyunuymuş. Kısaca konusundan bahsedecek olursak, Hamlet in babası kraldır ve öldürülür. Yerine amcası tahta çıkar ve annesiyle evlenir. Ama babasının hayaleti bir şekilde Hamlet le konuşmaya ve kendisini amcasının zehirlediğini söyler. Bundan sonra Hamlet annesi ve amcasından nefret eder ve intikam planları hazırlar. Bu yüzden delirmiş gibi davranır. Eser konu itibariyle en yakınına dahi güvenmemeyi,aşk, akrabalık ve iktidar ilişkileri ile intikam arzusunu biraz da doğaüstü olaylarla oyuna dökmüş.
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202044,6bin okunma
Aşktan ölenler ne cennete ne cehenneme gidebilirler. Onlar için ebediyet olmaz, onlar cennet ve cehennemi yaşamışlar ve ruhları heyecanlarına, coşkunluklarına sarf edilmiş, bitmiş, yok olmuştur.’
Sully Prudhomme
Halide Edib’in 1924 yılında yayımlanan romanıdır.
Çapkın bir asker olan Hasan Bey ile modern ve ideal bir