Bu söze aslında şu şekildeyken katıliyorum fazlasıyla; Ingilizce'den "aşk" diye çevrilen şey aslında "love" kelimesidir çoğu kez. Anahtar kelime gerçekten de "sevgi". Sevgiyle yapılan hiçbir şeyin sonunun olmayacağını, duygusal bir motivasyon olarak hele ki inandırılırsak/inanırsak her şeyi yapabilecek güçte olabiliyoruz. Temel motivasyonum sevdiğim şeyin değecek bir şey olması/mutlaka karşılıklı olması ve bana iyi geliyor olmakla beraber doğru bulduğum anlık veya sürekli şeylerdir. Bir şeyi kıymetli yapan bize iyi gelmesi ya da onda "sevilecek bir yan" bulmamız/yaratmamız değil midir zaten?
İnsan yapıcıdır, yeni yollar açmayı sever, bu su götürmez bir gerçektir. Fakat neden acaba bir yandan da yıkmaya, her şeyi kaos haline getirmeye bayılır?
Yapıcı olurken isminin anılmasını da ister. Biraz egoistçe bir yaklaşım. Yapıcı olurken ölümsüz olmayı istediği gibi yıkmayı da sever. Hayatının en büyük paradoksu. Çelişkilerle yaşadığı içindir ki istediği kadar üretken olsa da hiç bir zaman mutlu olamadı. Tıpkı zamanında yeni yollar yapıp tarihi kalıntıları yıkıp o yollara kendi ismini verenler gibi