Herkes kendi hayatını yaşıyor ve yaşamak karşılığında kendine çıkan faturayı ödüyordu. İşin acıklı yanı şuydu ki insan tek bir hata için bir sürü ödeme yapmak zorunda kalıyordu. Durmadan ödeme yapmak zorunda kalıyordu, işin en doğrusu. İnsanla olan alışverişlerinde Kader, alacak defterini hiç kapamıyordu.
"Bence bu güzellik kavramı üzerinde de durabiliriz azıcık. Benim için
kişinin güzelliği, içindeki iyiliğin yüzüne yansımasıdır örneğin. Kişilerde yalnızca göze bakarım genellikle... Gözlerindeki anlamla güzel, benim için kişi; yoksa burnunun yanına kaşı güzel oturmuş, ağzının yanına gamzesi iyi düşmüş diye değil. Anamın bir sözü vardı:
"Bir kaş bir göz, gerisi bir çift söz..." "
Sf. 41
"Cengiz Bektaş - Neden Lidyalı savaşçılarla karşılaştırıyor sevgilinin yürüyüşünü, yüzünü?
Azra Erhat - İşte böylece o çağın değer ölçütlerine değiniyor. Lidyalı savaşçılar,
giysileriyle, araçlarıyla çok parlak bir güzellik örneği sayılıyor herhalde.
Cengiz Bektaş - Bizde de çok kullanılan bir söz değil mi: "Gönül kimi severse güzel odur." Bazı kavramlar yurdumuzda nasıl sürüp gelmişler?
Azra Erhat - Başka bir Batı dilinde böyle bir şey var mı diye düşünüyorum da şimdi,
bulamıyorum."