Yaz şarkısını söylüyordu ve senin kalbin ondan uzakta yüzüyordu. Ben senin cesaretini öpüyordum, şaşkınlığını duyuyordum. Evlerimizi taşıyan ellere uygun katil erdemlerin de yüzdüğü o yüksek köpük tepelerine doğru uzuyordu yol, dalgaların mutlaklığı boyunca. Saflığımızdan değil. Kuşatılmıştık.
Yıllar geçti. Fırtınalar öldü. Dünya çekip gitti yoluna. Yüreğinin artık beni hissetmediğini düşünmek acı veriyordu bana. Seni seviyordum. Çehremin yokluğunda ve neşenin boşluğunda. Seviyordum seni, her anlamda değişerek, sadakatle.
–Kişinin, gelenin, gelmesini beklediği olmadığını, üstelik hiç de gelmediğini, hiçbir zaman da gelmeyeceğini bile bile, kendi kendine, “İşte, geliyor” demesi…