Son mektubu;
"Mi vuruyor, fa duyuyorlar...
Do vuruyorlar, la çıkıyor."
dizeleriyle başlıyor. Arif Nihat Asya, sevmenin de öğretilebilecek olduğuna inanıyor olmalıydı. Yoksa bir insan kendisine nasıl öğretirdi sevmeyi?
1940'ların, karanlık bir Adana gecesinde, Türk Milleti'ni, büyük bir milli heyecana, sevince, birliğe ve coşkunluğa sevk etmesini sağlamak için "petrol lambasının yorgun ışığı altında" Arif Nihat Asya tarafından yazılan "Bayrak" şiiri, ne hazindir ki, 2012 yılında yani yazılışından 72 sene sonra, dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından okul kitaplarından çıkarılmıştır.
Buna, yegane mazeret veya bahane de şiir de geçen şu mısralar gösterilmiştir:
"Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazcağım
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım."
Eşsizsem, yalnızsam;
Kısmetini bekleyen bir genç kızsam
Ve gelirse eğer mutlu günüm
Yapılırsa birgün düğünüm
Telsiz, duvaksız olabilirim
Bayraksız olamam!
Her ne kadar dinde zorlama yoktur şeklindeki kuran ayetini ağzından eksik etmezse de,bunun gerçek anlamda ve fikirsel nitelikte bir hoşgörüyle ilgili olmadığını bilmek dışında, kuranın islamdan başka gerçek din tanımadığını ve örneğin
" kesin olarak tanrı katında din yalnızca islamdır"(al i imran suresi ayet 19) ya da
"İslamdan başka dinlere rağbet edenler tam bir sapıklık ve ziyan içindedirler "(al i imran suresi,ayet 85)
Ya da
" müşrikleri nerede görürseniz öldürün"( tevbe suresi ayet 5)
Ya da
" ey inananlar! Yahudilerle Nasranileri dost edinmeyin... sizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki o da onlardandır " (maide sure ayet 51) şeklinde daha nice buna benzer hükümleriyle HOŞGÖRÜ DENEN ŞEYİN SÖZ KONUSU OLAMAYACAĞINI DÜŞÜNNEZ.
Muhammed in Medine dönemi dönemi boyunca insanları Müslüman yapmak için 29 SAVAŞ VE 45 ÇETE SAVAŞI YAPTIĞINI HESAP ETMEZ.
Bu savaşlar savunma savaşlarıdır diye yalan yollarını seçer.
Onun ölümünden sonra arap ordularının,sırf islamı yaymak amacıyla savaşlar yaptığına yüzbinlerce insanı(özellikle Asya daki Türkleri) hoşgörüsüzlük nedeniyle kılıçtan geçirdiğine aldırmaz.