Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Diamond şöyle der:Genetik araştırmalar modern Türklerin genlerinin üçte birinin Orta Asya'dan gelen süvarilerden olduğunu gösteriyor; ama hala üçte ikisi Anadolu'nun yerlisi olan Hint-Avrupa kökenli. Anadolu'nunyerli halkı dilini kaybetti ama genlerini korudu.
Dışarıdan, Washington'daki politika yapıcılar umutsuzca temastan uzak görünüyor. Son bir buçuk haftadır Kongre'ye hakim olan konu, ana şirketi ByteDance uygulamayı bir ABD kuruluşuna satmadığı sürece TikTok'u yasaklamak. Bu hareketi emreden bir yasa tasarısı geçen hafta ezici bir çoğunlukla Temsilciler Meclisi'nden geçti ve
Reklam
Davet
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Adolf Hitler'in İslam hakkında görüşü...
_______________________________________ "Semitik bir din" olarak İslam fikri -dolayısıyla ırkçı bir din görüşü- Nazi yetkililerin ve ideologların İslamla ilgili düşüncelerinde büyük bir rol oy­namadı. Aslında, Hitler de dahil olmak üzere birçoğu, İslam­dan söz ederken ırk ile dini ayırt etti. Birçok Nazi seçkini, İslama sempatisini
acaba bir kez olanlar daha güzel, saha mükemmel haliyle bir daha tekerrür etmez miydi?
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Bu da Hitler ateistti diyenlere gelsin :))
Hitler de İslamdan büyülendiğini gösterdi. "Mein Kampf"ta, Hıristiyan misyonerlerin gösterebildiği "çok mü­tevazı başarılar"la karşılaştırıldığında, "Muhammedi inan­cın" Afrika'da ve Asya'da hızlı "ilerledi"ğini kabul etmişti. Savaştan sonra, Eva Braun'un kız kardeşi Ilse, Hitler'in kendisiyle ve Eva'yla İslam dinini sıkça tartıştığını hatırlamaktaydı. Sofra sohbetlerinde Hıristiyanlığı, özellikle Ka­tolikliği değersizleştirmek için İslamı Hıristiyanlıkla karşılaştırırdı. Güçlü ve pratik bir inanç olarak tasvir ettiği İslama karşı, Hıristiyanlığı yumuşak, yapay, zayıf bir ıstırap dini olarak nitelemekteydi. Hitler etrafındakilere, İslam şimdinin ve buranın bir dini olduğu halde, Hıristiyanlığın gelecek krallığın -İslamın vaat ettiği cennetle karşılaştırıldığında pek çekici olmayan bir krallığın- dini olduğunu söylüyordu.
Sayfa 125 - ALFA | TARİHKitabı okudu
"Türkler hakikaten yakıp yıkmak yerine daima yapmak, etmek üzerine bir medeniyet inşa etmişlerdir. Merhum Arif Nihat Asya'nın dediği gibi, Ben ki ateşle konuşurdum. selle konuşurdum, İdil'le Tuna'yla Nil'le konuşurdum, "Sangaryos'u 'Sakarya' yapan, 'Ikonyom'u 'Konya' yapan, Dille konuşurdum."
Asya Büyük Hun İmparatorluğu zamanında ve Gök Türklerin Çin ile yaptıkları uluslararası anlaşmalarda "beyaz at kurbanı" da ilginç bir detaydır. Beyaz atın tercih edilmesinin özel bir sebebi olduğu açıktır. Belki de anlaşmaların uzun ömürlü olmasını sağladığına inanılıyordu.
Sayfa 206 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Avrupalılar, kapitalizm öncesi toplumların daha güçlü ve daha gelişmiş olduğu yerlerde amaçlarına mevcut düzeni parçalayarak değil de, toplumun iktidar yapısına nüfuz ederek, şeflerle hükümdarları birbirlerine karşı kullanarak, kapsamlı ve etkin bir sömürge yönetimi kurarak ve yerli halka gerek doğrudan iktisadi, gerekse dolaylı siyasi sömürü biçimlerini dayatarak ulaşmayı hedeflediler. Britanya idaresi altındaki Hindistan bu modelin klasik bir örneğiydi, ama Britanya'nın yanı sıra Hollanda ile Fransa da Asya'da, Afrika'nın bazı yerlerinde ve Ortadoğu' da aynı modeli takip ettiler.
Sayfa 116
Reklam
Sakaların kökenleri konusunda her ne kadar çok fazla tartışmalar yapılmışsa da genelde doğu kaynakları tarafından Turanî bir kavim olarak gösterilmektedir. Bu da bizim çok geniş Avrasya bozkırlarına yayılan Sakaların (İskit) en azından Orta Asya' da yaşayanlarının Türk olduğu fikrini kuvvetlendirmektedir.
Sayfa 184 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Kurt, Orta Asya tarihinin derinliklerinden itibaren Türk kökenli halkların mitolojilerinde yer alır. Bazen erkek, bazen dişi kurt olarak karşımıza çıkar. Kurt ile ilgili efsanelerin en belirgin hâllerini Ergenekon ve A-shih-na'da görürüz. Kurt yani börü bazen kurtarıcı, yol gösterici, türenilen ata ya da ana motifleriyle karşımıza çıkar. İnsanları veya toplumları zor duruma düştükleri anda yol göstererek, besleyerek ya da doğurarak yeni bir çağın başlamasına sebep olur. Bilgedir, iyi planlama yapar, gelecek stratejileri üretir. Kısacası toplumun geleceğine yön verir. Kendisine duyulan korku saygıya dönüşmüştür. Ama her zaman Türk milletinin yardımcısı olmuştur.
Sayfa 178 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Bozkır Türk topluluğunun asıl dini Gök Tanrı diniydi. Eski çağlarda başka hiçbir kavim ile iştiraki olmayan bu inanç sisteminde Tengri (Tanrı) en yüksek varlık olarak itikadın merkezinde yer almıştı. Yaratıcı, tam iktidar sahibiydi. Aynı zamanda 'semavi' mahiyeti haiz olup, çok kere "Gök Tanrı" diye anılıyordu. Gök Tanrı inancının toprakla ilgisi olmadığı için ava, çoban ve hayvan besleyici topluluklara mahsus bulunduğu, bu itibarla menşesinin Asya Bozkırlarına bağlanması gerektiği umumiyetle araştırıcılar tarafından kabul olunmuştur. Gök Türklerin bir 'hakanlık' kurması O'nun isteği ile olmuş, hakan, Türklere O'nun tarafından verilmiştir. Yani Tanrı, Türk halkının hayatı ile ilgilenen bir ulu varlıktır. Savaşlarda Tanrı'nın iradesi üzerine zafere ulaşılır. Türk'ün ve genellikle insanların hayatına, Tanrı vasıtasız müdahale eder. Emreden, iradesine uymayanı cezalandıran Tanrı, bağışladığı kut ve ülüğ (kısmet)'ü layık olmayanlardan geri alır. Ulu Tanrı şafak söktürür "tan üntürü", bitkiyi canlandırır. Türkçede ulu varlık manasındaki bayat (kadim), açu (baba), idi (sahip), ogan (kadir), çalap (mevlâ) tabirleri aslında Tanrının sıfatlarıdır. Şamanlık, geç devirlerde Türkler arasında da yayılmıştır.
Sayfa 163 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Türklerle Çinlilerin ilişkileri MÖ 2700'lere kadar gider. Hunların atalarının kaplumbağa kabukları ve kemikler üzerindeki yazılı kayıtlara göre Çinlilerin atalarıyla ilişki kurduklarını anlıyoruz. İlişkilerin özünü, her iki tarafın kendinde olmayanları birbirlerinden temin etmeye çalışmaları oluşturur. Türkler bozkırda zor hayatlarında yaşadıkları için daha çok tarım ürünlerine ihtiyaç duyuyorlar, bunu gidermek için Çin topraklarına akınlar yapıyorlardı. Eğer, Çinliler Türklerin gereksinim duyduğu ürünleri ticaret yolu ile satarlarsa akın yapılmaya gerek duyulmuyordu. Çinliler ise kuzeylilerin askeri üstünlüklerinden faydalanmak isterlerdi. Her dönemde Kuzeylilerden oluşan askerleri bünyelerine alarak kullanmaya gayret ederlerdi. Kuzeylilerin aralarında siyasi birlik oluşmasını engellemek için de sık sık soğuk savaş düzeninde hareket ederler, entrika faaliyetleri yürütürlerdi. Bazen Türk kökenli ailelerin Çin'e göç ederek orada hanedanlıklar kurduğu görülürdü. Birçok Çinli hanedanın kökeni Türklere dayanıyordu. Türklerin ağırlıklı merkezi Ön Asya'ya doğru kayınca doğal olarak ilişkiler azaldı. Bunun yerine Moğol ve Mançu halklarıyla ilişkilerini geliştiren Çinliler, az da olsa Batı'daki Türklerle teması devam ettirdiler.
Sayfa 157 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.