Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
Reklam
Eski Arap kaynaklarında «Xarlux>, Acemlerde «Xallux», Çinlilerde «Ko‐loe‐lu» olan bu sözün Türkçedeki en eski şekli «Kağarluk» tur. Uygur harfleriyle yazılmış olan Oğuz destanında bu şekilde geçmektedir. Aynı Oğuz destanında «kar» kelimesi de «kağan, şeklindedir. Şu halde «Karluk» bunun sonradan aldığı biçimdir. Kelime ortasındaki «k, g, g»
... Hilafetin son bulması, bütün dünyada Müslümanları sarstı ve dehşete düşürdü. Türk bir yöneticinin kendilerini yabancı kafirlere karşı zafere ve hakka götürmesini ummuşlardı. Ama Batı karşısında kırılgan Türkiye ulus-devletini pekiştirmek için pan-İslamcılığı kullanmaktan geri durmayan Atatürk, şimdi bu lütuf ta bulunmak istemiyordu. Ona göre, Türkiye'nin Müslüman toplumun manevi liderliğini üstlenmesi uygulanabilir değildi. (...) Atatürk bir keresinde ağzından kaçırmıştı: "İslam, ahlaksız bir Bedevinin bu saçma ideolojisi, hayatlarımızı zehirleyen kokuşmuş bir cesettir." Atatürk modernleşmeyi toptan laikleşme ve Batılılaşmayla eşanlamlı gördü ve saçma yollara başvurup Batılı giyimi teşvik ve Türk müziğini "ıslah" etti. Askeri bir üniforma giyip Kürt asileri bombalayan manevi kızlarından biri, model "Cumhuriyet" kadınına dönüştürüldü. Saf bir biçimde bilimin eninde sonunda dinin hakkından geleceğini ve milliyetçiliğin devreye girip Türk Müslümanlara yeni kimlik vereceğini umdu.
Türkiye, yalnızca özgün Batı modeline dayanmakla kalmayıp ona rakip gibi de görünen yerli bir modernlik modeli biçimi geliştiren ilk Müslüman ülkedir. Dahası, bu İslami modernizm, başka yerlerde olduğu gibi, saf imgeleme değil yaşanmış deneyime dayanmaktadır. Batılı düşünceler önemini korur; ama bütün yutulmak yerine, etkinlikleri temelinde değerlendirilmektedir. Batıya yönelik perişan tutumun yerini, yeni bir Türklük gururu aldı. Türkiye'nin ilk açıkça Müslüman başbakanı ve AKP liderlerinin ilk hocası Necmettin Erbakan'ın 1970'te, Türk devletinin Batıyı taklit etmesini alaya alarak yazdığı gibi: "Bu şekilde Avrupalı, onu gözü kapalı ve anlamadan kopya etmemizi sağlayarak bizi bu eşek kafesine koydu ve neticede bizi kişiliğimizi ve asaletimizi terk etmeye mecbur etti. Yani bu konuda başarılı oldu; çünkü kendini aşağılık hisseden ve kendinden tiksinen içeriden devşirme ajanları kullanıp, yüzyıllardır Haçlıların ve dış darbelerin yenemediği Türk'e diz çöktürdü."
Avrupa'ya ait etnik olarak homojen bir ulus-devlet modeli, Avrupa'ya da çok uygun değil. Çok etnisiteli Asya toplumları için özellikle uygunsuz olduğu, Keşmirli Müslümanların, Tibetlilerin, Uygurların, Malezya'da Çinlilerin, Irak'ta Sünni Müslümanların, Türkiye'de Kürtlerin ve Sri Lanka'da Tamillerin yaşadığı acılarla kanıtlanmıştır.
Reklam
Türkiye'nin İslami modernliği, diğer Müslüman ülkelere ihraç edilebilir olsa da, alternatif bir toplumsal-ekonomik düzene işaret etmez.
Birkaç kuşak Asyalıya yük olan aşağılanma duygusu, büyük ölçüde azaldı. Asya'nın yükselişi ve Asya halklarının iddialılığı, yüzyıldan fazla bir süre önce başlayan Batıya isyanlarını tamama erdirmektedir; bu birçok bakımdan Doğunun intikamıdır.
Bizim ulusumuzun dayandığı temel ilkeler, [Batılı] aktivizme karşıt olarak sükunettir; maddi avantaj peşinde koşmaya karşıt olarak manevi doyumdur; kâr peşinde koşan merkantilizme karşıt olarak kendi kendine yeten bir tarımdır; ırksal ayrımcılıktan çok ahlaki olarak dönüştürücü bir kardeşlik duygusudur... [Zhang Junmai]
"Rekabetçilikte, bencillikte, acımasızlıkta Batıya uymayacağız." (Rabindranath Tagore, Beijing'de 1924)
Reklam
"Bugünün dünyasında kimin güçlü olduğu ve kimin zayıf olduğu, kimin uygun ve kimin uygunsuz olduğu fazlasıyla berraktır... Gelecekte herhalde eşitliğin olmadığı bir refah, huzurun olmadığı bir zenginlik durumu egemen olacak." (Zhang Junmai, 1923)
Modernleşmekte olan Çin, Batıya aşılması güç bir tehdit oluşturmaktadır; uluslararası ekonomik sistemde sürekli kaybedenlerin öfkesini cisimleştiren radikal İslamcıların oluşturduğundan daha büyük bir tehdit. 1889'da aşağılanmış bir ülkeyi gözlemleyen Kipling merak etmişti: "Çin gerçekten uyanır, Şanghay'dan Lhasa'ya bir hat çeker, kendi tophane ve cephanelerini kontrol ederse ne olur?" Bu eski kaygının şimdi güçlü bir temeli vardır; çünkü saldırganca milliyetçi bir Çin hızla yükseliyor ve öyle görünüyor ki, her biri kendi yolunda giden Türkiye, Hindistan, Mısır ve İran'la birlikte, geç on dokuzuncu yüzyılda başlayan Batıya karşı uzun süren ayaklanma tarihsel dönüm noktasına yaklaşmaktadır. Kesinlikle, Batının egemenliği zaten, uzun uygarlıklar ve imparatorluklar tarihinde yalnızca bir evre, şaşırtıcı ölçüde kısa ömürlü bir evre gibi görünmektedir.
Batının sözde geri Asyalıları modernleştirme çabaları, ne kadar samimi ya da fedakarca olursa olsun, hayranlık ya da minnettarlıktan çok kızgınlık yarattı. Eski toplumsal ve siyasal düzenlerinden kovulan ve Batının egemen olduğu bir dünyada onurları elinden alınan mağdur yerliler, her zaman Batıyı kendi oyunuyla hırpalamak istedi. Andre Malraux'nun romanı Batının İğvası'ndaki (1926) Çinli entelektüel, "Avrupa, şimdi kendi giysilerini giyen bütün bu gençleri fethettiğini sanır. Ama Avrupa'dan nefret ederler. Sıradan insanların Avrupa'nın "sırları" dediği şeyi bekliyorlar" dediği zaman buna işaret eder. Bu sırların çoğu artık Asyalıların elindedir.
"Avrupalı ırklar genellikle en büyük haydutlardır; ama hiç olmazsa Tanrı'nın irade ve güç verdiği ve bir süre insanlığın başında bulunmalarını mukadder kıldığı haydutlardır." [Alexis de Tocqueville]
Batı Avrupa ve Amerika'nın Çin'e kur yapmaktan başka seçeneği yoktur; Afrika'nın ve Latin Amerika'nın meta üreten küçük ülkeleri, Çin metropolünün yeni çeperini oluşturmaktadır; eskiden düşman komşular -Japonya, Güney Kore, Vietnam, Moğolistan- şimdi Çin'in gölgesine sinip, uygun ticaret anlaşmaları peşinde koşmaktadır.
197 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.