- "(...)YAŞAMAK İNSANÎ MECBURİYETİMİZDİR, her şeye rağmen!
Bunu hakikatiyle vazeden...
Sahip olunması ve sahip çıkılması gereken üç şey AT, AVRAT, SİLAH..."
"Yanlış çağda yaşamanın stresi içerisindeyim."
Şimdi nasılsınız Ruhi Bey?Bomba ile turp karışımıyım deyip doğruluyorum.Başka bir arzunuz?At, avrat, silah.Efendim?Porsche Carrera, Kate Moss ve Browning HP demek istedim. Ağzımdan dökülen bu sözlerin anlamını bilmiyorum. Nihayet bunadım galiba.Üçüyle de öpüşebilir, hız yapabilir ve kan dökebilirsin diye sayıklıyor.
Yiğide dört şey gerek. Bir yiğit dört şeysiz olamaz.
...
O dört şeyden birincisi saat, ikincisi güzel, kalın sağrılı avrat, üçüncüsü silah, dördüncüsü yavuz, kulağı kalem gibi, tüyleri yıldırdayan attır...
Ağızlarından çıkan her laf şiir olduğu için, mümkün olduğunca az konuşur, az muhatap olurlar. Aristokrasileri yalnızlıklarının prangasıdır. Solcu oldukları varsayımını güçlendiren kimi kısa beyanlarıyla dizginleri ellerinde tutarlar. At, avrat, silah onlarındır. Seçkin olduklarını hissettirme çabaları, ortalama okuru her zaman etkiler: Rantları da budur zaten. Şiirin değil de şairliğin peşinde koşmaları, bencilliklerini yeteneklerine bir paye olarak eklemeleri, her sabah daha geniş kitlelere seslenen bir idol niyetiyle uyanmaları çarpık yapıları gereği kaçınılmazdır.
At. Avrat. Ve silah. Su. Ateş. Ve toprak.
Bütün dinleri böyle kandırarak dinimi buldum.
Öldüğüm gün davula üç kez vurulacak. Tören. Yok.
Kalbim. Bir ayrılığı çalıyor kampana. Tren.
Yok. Seni istasyonlarda kaç kere öptüğümü sayamıyorum.
Atım öldü. Avradım beni sevmiyor. Silahım suskun.
“Şimdi nasılsınız Ruhi Bey?”
“Bomba ile turp karışımıyım” deyip doğruluyorum.
“Başka bir arzunuz?”
“At, avrat, silah.”
“Efendim?”
“Porsche Carrera, Kate Moss ve Browning HP demek istedim.” Ağzımdan dökülen bu sözlerin anlamını bilmiyorum. Nihayet bunadım galiba.
“Üçüyle de öpüşebilir, hız yapabilir ve kan dökebilirsin” diye sayıklıyor.