SURUÇ İLÇESİ Bu ilçedeki aşiretler: İlçe bölgesinde; Alaiddinli, Keşikanlı, Bicanlı, Dinaî, Şehadi, Sincanlı aşiretleri vardır. Bunların bütününe «Berazî» adı verilir. Bunlardan; Kekanlı aşireti: Melişkiler, Atmamıdlar, Frişanlılar, Eltiboylar, Kalemdarlar: Alaiddinli Aşireti: Bezvallı, Meafl, Mardikler, Urubeyler, İlbeyliler, Karaaiiler. Bicanlı Aşireti: At Uşakları, Bületler, Müşkanlar, Cemkanlılar, Nacıisalar, Beşatlılar. Dinaî Aşireti: Reşkanlılar, Mezkürler, Bedirkanlılar. Şedadî Aşireti: Berhuşlar, Dükanlılar, Vasıllar, Şeyhhaydarlar, Şeyhaliler. Didanlı Aşireti: Karakeçili, Ürtükanlı, Türkmenliler, Hacıkadiriler isimli kabilelere bölünmüşlerdir. Bunlardan Alaiddinli, Keşikanlı, Şencanlı aşiretleri, Türkiye-Fransa anlaşmazlığı nedeni ile çizilen sınırların güneyinde kalmışlardır. Berazi aşireti adı altında bulunan bu aşiretlerin bir bölümü toprak sahibi olmakla beraber, yan gezgindirler. Sahip oldukları sürülerini ve develerini çoban için kış mevsiminin ilk aylarında biraz ailecek, biraz da ayrı ayrı olarak çizilen sınırın güneyinde kendilerine en yakın olan bölgeden itibaren Rakka ilçesine kadar «Berriye» denilen bölgelere götürürler. Hasat mevsiminde köylerine dönerler. Enlem ve Boylamı tahminen onbeşer saatten ibaret olan iskan sahasında yeterli miktarda su kuyuları mevcut olup, bataklıklar olmadığı yapılan incelemeden anlaşılmıştır
Deli Murat'ın vahşi bir saraya benzeyen kulesi geniş ovaya inen yolun üstünde idi. Yedi ülke yolcuları önünden geçmeye mecburdu. Burasını hemen menzil hâline koydu. Her odaya bir sofra kurdu. Günde yirmi kazan kaynıyordu. Ekmeğinden, etinden, pilavından yedirmeden kimseyi geçirtmezdi. İç bahçeye de Karababa’nın dediği gibi kurumuş ağaçlar
Sayfa 263Kitabı okudu
Reklam
Demek istediğim şu: Burada Çinlilerin borusu da bizimki kadar ötüyor. Kara Kağan tahta oturduğu gün, otağımızın ardında dövüş oluyordu. Çinli at uşakları bir Türk çerisiyle dövüşüyorlardı. Eskiden Çinliler buna kıyışabilirler miydi? Çinliler bu gücü nereden, kimden alıyorlar? Şu Çin beği Şen-king nedir? İkide bir katunun, hatta kağanın ocağına gider, Türk beğleriyle denkmiş gibi konuşur?
Şafak sökmek üzereydi. Ayın otuzuncu şafağıydı. Dört gün önce bu vakitlerde Kocatepe’den atılan topların gümbürtüsü biter bitmez çıkmıştık mevzilerimizden. Dört gündür o toplar içimizde gümbürdemeye devam ediyordu. Henüz yeni başlamıştık. Düşman hattını altı ayda geçebileceğimizi duymuştuk. O gece cesetlerden toplayabildiğim kadar mermi topladım.
Cengiz de zamanının kavâid ve âdâb-ı harbiyyesine [savaş kurallarına ve ådetlerine] tebaiyet etmiştir [uymuştur]; ondan fazla bir şey yapmamıştır. Sanki karşısındakiler başka türlü mü hareket ederdi; asla: Celâleddin Harezmşâh'ın dostu, silâh arkadaşı ve meddâhı müverrih Neseví, Celâl'in galebe çaldığı "Pervâne" muhârebesini anlatırken diyor ki: "İranlı at uşakları, Mongol esirlerinin izdırâplarını arturmak için kulaklarına kazık sokuyorlardı ve Celâleddin Harezmşâh da bu manzarayı inbisât [neşe] ile seyrediyordu…"
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.