Değerli okurlar siteye üye olmadan önce, okuyacağım kitapları ben seçerdim. Seçtiğim kitaplarda da genellikle uygun fiyat seçeneği, daha çok dikkat ettiğim bir unsurdu. Ama siteye üye olduktan sonra, kitapların beni seçtiğinin ayrımına vardım. Ne garip bir hissiyat değil mi? Bir zamanlar otorite senin elindeyken, bu otoriteyi kitapların
"Kandil konusunda düşüncem şudur; Bidat mı, gelenek mi vs vs vs boğuldu insanlar!!!
Bidat diyenler; Evet sahabeler hususen kandil kutlamamış ki zaten her günlerini kandil geceleri gibi yaşamışlardır.
Gelenek diyenler; Evet, atalarımız öyle titremişler ki İslamiyet'in üzerine her faziletli gününe bir çok anlam yüklemiş ve kandiller yakarak, sadakalar vererek, ibadetlerini çoğaltarak bu değerli günleri heyecanla karşılaşmışlardır!
Dolayısıyla 1 gün bile olsa necis mekanını kapatan birine "kapatma mı?" diyelim!
Günahkar bir beden bugün tevbe edecekse "etme mi?" diyelim!
Bugün abdest alıp, secde üzerinde kıyama duracaksa "durma mı?" diyelim!
Belki Güzel Mevlam o an kıyama durmuş kulunun sesine ses verip, güzel kapılar açacak kim bilir! 🖌
Ey aşk ! Ateştir senin nesebin…
Dumandır niteliğin kaynağın ise rüzgar,
Su tufana dönüştü toprak da küle
Senin kokunla ateş rüzgara karıştı.
Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir,
Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda
Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı
Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu
Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor
Sadece Sen kalacaksın;
Biz hepimiz gidince…
”
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Bilinende sınır vardır, bilinmeyende sınır yoktur. – T. H. Huxley
Gözlenebilir evrenin yarıçapı son tahminlere göre ortalama 90 milyar ışık yılıdır.
Evrenin yaşı ise 13,7 milyar ışık yılı olarak tahmin edilmektedir.
Peki 13,7 milyar yıl önce doğan evren nasıl 90 milyar ışık yılı yarıçapında olabilir? Bunun nedeninin evrenin genişlemesi ve
Bir tatil arasından sonra keyifli bir kitap yorumu ile merhaba..
Bilmek için okumak lazım, anlamak için merak edip sorgulamak, ötekeleştirmeden ve inançlarımıza saygı duyarak, birlikte ne kadar güçlü olduğumuzu, kurtuluş mücadelemizden dünyaya verdiğimiz dersi, geçmişimizi ve kültürümüzü unutmadan, yok saymadan..
Atalarımız boşuna dememiş; ‘Gücün azalırsa, düşmanı kapında bulursun,’ diye. Sahip çıkalım bu güzel değerlerimize. Bunları peki neden söylüyorum; çünkü yazar
Sema Soykan bunu harika bir şekilde yapıyor kitaplarında. Soykan, modern Türk yazarları arasında eserleriyle beni oldukça etkileyen bir insan. Onun araştırmacı yönünü severim, bilgiyi inceleyerek ve kaynak göstererek aktarmasını da.
Başta önceki okuduğum kitapları
Adsız Roman 1864 en sevdiğim ve soranlara sıkça tavsiye ettiğim kitaplar kategorisinde.
Öteki Şeylerin Tarihi ise bir kitaptan çok daha fazlası. Hep merak ettiğimiz deyimler ve atasözlerin hikâyeleri, etimoloji, renkler, yiyecek ve içeceklerin özü, şehirlerin adları, oyunların meydana gelişi, gelenek ve kültür, insanlık tarihi ile ilgili bir sürü bilgiyi akıcı bir dille aktarmış yazar bizlere (tadımlık birkaç alıntı bıraktım bknz.).
Benim size naçizane önerim; bu kitabı bir oturuşta değil de, günlere bölerek okumanız. Sindirilecek çokça şey var çünkü.
‘Merak, öğrenme mumunun fitilidir,’ demiş
W. Arthur Ward
O zaman biz de o fitili yakalım, diyerek
bilgi dolu bir kitaba davet ediyorum sizi…
-Üzüntülerinizi , dertlerinizi herkese anlatmayın malesef kimse umursamıyor.
-Sadâkat yok ise o sevgiye yatırım yapmayın.
-Asla kimseye körü körüne bağlanmayın.
Ne demiş atalarımız;
karanlık çöktüğünde gölgeniz bile sizi terk eder...
-Aşırı nazik, kibar, her hatayı bağışlayıcı ve yardımsever olmayın. Bazı insanlar nankördür suistimâl edebilir.
-Kimseye fazla yaklaşmayın mesafe her zaman iyidir.
-Kimseden bir şey ummayın, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Kendinize güvenin. Hiçbir kimse vazgeçilmez değildir gerekirse masayı terk edin.
Unutmayalım ki;
insana yine insân iyi gelir.
Kaliteli insanlarla beraber olmaya gayret edelim...
Mektuplar...
Yeni neslin çok da aşina olmadığı, eski devirlerde yaşayan insanların telgraftan sonra, gelen tek haberleşme kaynağı. Özellikle sevgiliye yazılan mektuplar...
Söze dökülmekte zorlanılan hislerin, yazıya dökülmesiyle daha bir anlam kazanır. Özellikle de kullanılan yazım dili, etkin bir yazım dili ise. Boşuna dememiş atalarımız, "