Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bize şu öğretildi: Bir tek Tanrı verir, verdiğini de bir tek Tanrı geri alır. Fakat artık bunu yapan sadece o değil. Çok eskiden yaşamış atalarımızdan biri küreği icat ettiğinde artık o da bir veren olmuştur, zira o kişi bir ağaç dikebilmiştir. Balta icat edildiğindeyse o, bir geri alan olmuştur, zira bu kişi bir ağaç kesebilmiştir. O halde her kim ki bir parça toprak sahibidir, farkında olsa da olmasa da, bitkileri yaratmanın ve yok etmenin ilahi vazifesini üstlenmiştir.
Aşığın paranoyası, şu iki büyülü içerik arasında gidip gelir; bir yandan fısıldayarak söylenen “Artık beni sevmiyorsun” korkusu, öte yanda ise bize atalarımızdan miras kalmış olan o ünlü psikolojik açıklama bulunmaktadır: Seni gülünç endişelerimle rahatsız etmeye hakkım yok — çünkü korkularım, aklı başında ve olgun davranmak için elimden geleni yapmama karşın, beni yavaş yavaş deliliğin kıyısına sürüklüyor…
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
"Izdırap çekerek yükseldiğimiz ve zevk alarak köreldiğimiz bir gerçekse, bunun yegâne sebebi bir ruha sahip oluşumuz ve tam da bu nispette hayvan atalarımızdan ayrılışımızdır."
Biraz Uzun Oldu Ama; +1
Burada, bir başka dile ve kültüre neden saldırılır; o dili, kültürü ve insanını, kendi dilimiz ve kültürümüzün, doğru­dan kendimizin bir zenginliği, tamamlayanı, yücelteni olarak görmeyiz de şiddetli bir öfkeyle yok etmeye çalışırız? Bu nasıl bir yönetim anlayışı, nasıl bir insan psikolojisidir ki, sahip ol­madığı ne varsa, ya da yok ettiği ne
Biz Dünya’yı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık.
Unvanı olanların çelişkili küçümseyişi, Soylu bir kandan geldiğini savunup soylu davranmamaktır Soyluluk atalarımızdan geçmez bize, davranışlarımızdadır. Soyluluk hemen her mezar taşına yazılan, Bizleri tutsak eden, akıl çelen bir sözcüktür sadece, Aldatıcı, ölü bir ganimettir; Soyluluk toz toprağa karışmış, unutulmuş soylu kemiklerin Çoğu kez suskun mezarıdır.
Sayfa 45
Reklam
Dünya fanidir, binler sene yaşamak olsa, baki olan hayat-ı uhreviyenin yanında, hiç ender hiç mesabesindedir. Fakat fani olmakla beraber, baki hayatın baki meyvelerini verecek bir mezraasıdır. Fırtınaların şiddeti, havania dehşeti sizleri sarsmasın, korkutmasın. Bu mübarek mezraaya en mü barek ve nurani ve verimli ve bereketli olan Nur tohumlarını ekiniz. Zira "Eken biçer." Atalarımızdan kalma mübarek bir sözdür.
Genetik kimliğimiz, "atalarımızdan bizlere kalan ve başka bireylerce bizlere tekrar tekrar aktarılan travmatik izlenimlerin toplamını temsil eder": DNA'larımız ise "engram" yığınıdır, gelmiş geçmiş tüm savaşların, özellikle de kefaret ve selamet arzularını bünyemizde barındırdığımız tüm canlı varlıkların yaşadığı mağlubiyetlerin hiyerogrifleridir.
Sayfa 16
- MÂİDE SÛRESİ -
En büyük nîmetlerden biri olan düşünebilmeyi o derece ihmal etmişlerdir ki: ONLARA, “şu saçma sapan gelenekleri bırakın da, ALLAH'IN İNDİRDİĞİNE VE PEYGAMBERİNE GELİN!” DENİLDİĞİ ZAMAN: “ATALARIMIZDAN GÖRDÜĞÜMÜZ töre, gelenek ve ideolojiler BİZİM İÇİN YETERLİDİR!” DERLER. PEKİ, ATALARI HİÇBİRŞEY BİLMEYEN VE DOĞRU YOLDAN SAPMIŞ KİMSELER OLSA DA MI onları körü körüne taklit edecekler? EY İMAN EDENLER! SİZ KENDİNİZi ıslah edip düzeltmeyE BAKIN! SİZ DOĞRU YOLDA OLDUĞUNUZ SÜRECE, SAPIKLIĞA DÜŞEN HİÇ KİMSE SİZE ZARAR VEREMEYECEKTİR. Unutmayın ki, HEPİNİZ eninde sonunda ALLAH'IN HUZURUNA VARACAKSINIZ. TÜM YAPTIKLARINIZ SİZE BİLDİRİLECEKTİR. (104. ve 105. Ayetler)
Huylarımızı yapıp yoğuran amillerden biri ve başta geleni, hiç şüphe yok ki, irsiyettir. Bazı hastalıklar gibi, huyların bazısının menşei de aile ve irstir. Bazı huylarımız kâh bir nimet hazinesi ve kâh bir günah kutusu gibi atalarımızdan yuvarlanıp gelen birer mirastır. Birçok huylarımızın iyilerini uzak veya yakın atalarımıza ve ailemize borçlu olduğumuz gibi kötülüklerinin vebali de maalesef onların boynundadır.
Sayfa 44 - Yağmur YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Paradoks
Zamanımızın en İronik paradokslarından birisi Eğlencenin büyük oranda erişilebilir olması ama bir şekilde bunun fazla dönüştürülememesidir sadece birkaç nesil önce yaşayan insanlara kıyasla iyi zaman geçirmek için devasa biçimde daha çok fırsatımız var Ancak hayattan atalarımızdan daha çok keyif aldığımıza dair hiçbir gösterge yok.
28:Kâfirler ne zaman utanç verici bir iş yapsalar, sözgelimi Kabeyi çırılçıplak tavaf etmeye kalksalar,"Biz atalarımızdan böyle gördük;üstelik bunu bize emreden ALLAH tır derler. Onlara deki Hayır ALLAH böyle utanç verici çirkinlikleri ve edepsizligi asla emretmez!Aksine güzelce örtünmenizi,iffetli olmanızı emreder.Zaten her insanı edeb ve haya duygusuna sahip olarak yaratmiştır. Ey inkarcılar!Siz ALLAH hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?O'nun emir ve hükümleri hakkında nasıl böyle bilip bilmeden konuşabiliyorsunuz?"
Gündelik duyarlılıklar açısından bakıldığında, Hümanist Devrimden bize kalan en köklü değişiklik, diğer canlıların çektikleri acılara verdiğimiz tepki. Günümüz insanları ahlaki açıdan mükemmel olmaktan uzaklar elbette. Güzel nesnelere tamah ediyorlar, uygunsuz partnerlerle seks yapma fantezileri geliştiriyorlar ya da herkesin önünde kendilerini aşağılayan kişileri öldürmek isteyebiliyorlar. Ama diğer bazı günahkar arzular artık insanların aklından bile geçmiyor. İnsanların çoğu için, bırakın bir kadın ya da erkeğin, bir kedinin yakılmasını seyretmek de asla arzu edilecek bir şey değil. Bu açıdan bakıldığında, bizler birkaç yüzyıl önce diğer canlılara akıl almaz acılar çektirilmesini onaylayan, bu ezaları uygulayan, hatta bunlardan zevk alan atalarımızdan farklıyız. Peki bu insanlar ne hissediyordu? Ve biz neden bunları hissetmiyoruz?
Sayfa 195Kitabı okudu
Engizisyon mahkemeleri kurmuyor, insanları yakmıyor olabiliriz ama bu, toplumun ahengini bozduğu zaman farklı fikirleri cezalandırmadığımız anlamına gelmez. Atalarımızdan daha az can yakıyoruz, doğru ancak çok da daha açık değiliz yeni fikirlere, özellikle keyfimizi kaçırırsa. Yeni, işimize yararsa güzeldir; işimize yaramadığı yerde bir anda işgüzarlık ya da "icat" olur.
Sayfa 27 - Kronik Kitap YayıncılıkKitabı okudu
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.