Gecelerdir yine uykusuzum. İçimde boş bir hayatın kahredici nedameti ve birden bir mağarada uyanan adamın hayretle büyüyen göz bebekleri. Kalbimin her parçası bir çalıya takılmış. Hayatım, bir delinin anlattığı hikaye. Yine bir buhran içindeyim.
Sayfa 135Kitabı okudu
bugün ne ? saat gecenin bir buçuğu (bugün günlerden ne?) gözlerinden uyku akan bir taksinin içindeyim geçip gidiyorum bütün hayatımı da seni de başkent en pahalı örümceğini biriktiriyor unutkanlık, acı, acılar, acılarımız biliyorum sen kaldın bir de hayatım kaldı geride eğlencenin (bayağı bir şölendi) ilerlediğini bir karnaval tadıyla
Reklam
Menekşeli Mektup
Adamın nereli olduğu anlaşılınca ardı sıra "içinden misiniz?" sorusu gelir. Gelir çünkü o yer bir şehir ise ayrı, bir kasaba ise ayrı, bir köy ise ayrı özellik gösterir. Diyelim adam "içindenim" dedi. Bu defa "Kimlerdensiniz" diye sorulur.Adamın ailesi, kabilesi, aşireti, ırkı, soyu, sopu mühimdir. Her kavmin, her sülalenin bir hususiyeti, buna göre bir lakabı bulunur. Bunlar bilinecek ki karşısında duran kimseyle iyi anlaşabilesin; bir pot kırmayasın. İnsanı anlamak zor iştir, bu münasebetle önce şu saydığımız dış daireden başlanılır. Sonra yavaş yavaş içeriye girilir. Efendim sıcak mı sever, soğuk mu sever; tatlı mı sever acı mı sever. Bir Antepliyi, bir Urfalıyı misafir ediyorsun, sofrada acı biber yok. Yakıştı mı şimdi? Adam hicabından biber de isteyemiyor. Önündeki tabağı didikleyip duruyor. Olmadı işte. .. sf. 31-32
Sayfa 31 - Dergah
16 Haziran 2017 Çok üzgünüm, ama tıbbın etikle hiç alakası yok; her hastalık kendi başına bir anarşik eylem, doğaya bir başkaldırış; bundan dolayı onu yenmek için elden gelen her şeyin, ama her şeyin yapılması gerekiyor. Ele geçen her fırsattan faydalanmak gerekir, çünkü yalnızca iyi niyet ve doğruluk bugüne kadar ne insanlığın ne de bir tek insanın iyileşmesine yardımcı olabilmiştir. Çakan şimşeğin parıltısından gözlerim neredeyse körleşmiş olmasına rağmen, ne yıldırım ne de fırtına beni birkaç dakika önce yaşlı adamın minnettarlıkla ellerimi öptüğü andaki kadar dehşete düşürebiliyordu. Şiddetli duygusal çalkantıların ardından insanın uykusu da derin ve deliksiz oluyordu. Şu ana kadar bana hep sabır dendi, biraz daha sabır! Peki ama nereye kadar, insanın ne zamana kadar sabretmesi gerektiğini de bilmesi gerek. Biri bana altı ay, hatta bir yıl daha sonra her şey düzelecek diyebilseydi, iyi diyecektim ve benden istenen her şeye katlanacaktım... Aslına bakılırsa söylemeye hakkım olandan fazlasını söylemiş olsam da acıma duygusundan kaynaklanan yalanım bu insanların mutlu olmasını sağlamıştı ve bu asla bir suç ya da haksızlık sayılamazdı. Öylesine bir coşku içindeydim ki, kendi kabıma sığamıyor, her eve girmek, her yabancıyla sohbet etmek, içimdeki tüm duygularımı onlara açmak, hissettiklerimi çevreyle paylaşmak, heyecanımı, coşkumu onlara da armağan etmek istiyordum. Stefan Zweig | Sabırsız Yürek
26 Nisan
Bugün, Blake Edwards’ın –başoyuncu Peter Sellers– “The Party” [Tatlı Budalar] adlı filmini gördüm. İyi niyetli ve korkunç sakar bir adamın hikâyesi. İlk defa bir komedinin, beni bu kadar yorduğunu, bana acı geldiğini gördüm. Öyle bir insan ne yapabilir? Ya bütün hayatınca, kendinin ne olduğunu bildiği için, hiç kıpırdamadan, tırnağını
Sayfa 4 - İletişim Yayınları - Bütün Eserleri 6 - *Marmaledov: Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sında Raskolnikov’un âşık olduğu Sonya’nın alkolik babası.Kitabı okuyacak
Yeryüzünde benim için her şey sona erdi. Burada, artık bana ne iyilik ne de kötülük yapabilirler. Bu dünyada umacağım veya korkacağım hiçbir şey kalmadı. Mutsuz bir ölümlü, Tanrı gibi duygusuz, uçurumun dibindeyim.
Reklam
174 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.