"Bu ülkede bütün düşüncelerimizin merkezinde ve odağında sadece çocuklarımız var. İlerleyişimizin her adımını onların -ırkımızın- üzerindeki etkisine göre değerlendiriyoruz. Malumunuz, bizler birer anneyiz" diye tekrarladı, bu kelime her şeyi özetliyormuş gibi."
Bir ülke ve içinde sadece kadınların yer aldığı masal gibi bir diyar. Hayatlarına bir anda giren üç erkek ve sonrası gözleme dayalı birbirlerini anlama ve yaşamlarına dair bilgiler edinme süreci. Bu ülkede ki kadınların en büyük odak noktası "annelik" ve tüm çabaları bilinçli insan yaratmak. Zaten satır aralarında ki şu sözler " onlarda anne sevgisi vahşi bir arzu,salt bir "içgüdü" değil, tamamen kişisel bir duyguydu;bu bir dindi." anneliği ne kadar kutsal saydıklarını bizlere gösteriyordu. Ütopik ve fazla feminist olması olayları abartı seviyesinde tuttuğu satırlarda bile yormuyor. Seveni olduğu kadar sevmeyeninin olması bundan dolayı bence.
Okurken bazı satırları yok bu kadarı da fazla diye karşılasam da bazen de kadınların hayatında erkekler olmasa gerçekten kendilerine yüklenen kadınlık vasıfları bu kadar etkilenir miydi diye düşünürken buldum. Sonuçta tüm kitap boyunca kadınlık dışında sadece ne derece iyi insan ve ne derece annelik yaptıklarını okudum.
Okuması keyifli ve akıcı bir kitaptı.