Eğer milliyetçi duygunun biz bilinci ve onun doğurduğu ulusal bilinç bir toplumda sağlamsa; milliyetçi ideolojisinin fazla güçlü olması gerekmez. Bundan başka, ideolojiyi ortaya atan sınıfın çok güçlü olması, ülkenin sosyoekonomik koşullarının elverişli olması gibi durumlarda milliyetçi ideolojiye gene fazla iş düşmeyecektir. Buna karşılık milliyetçi duygunun zayıf bulunduğu ve yukarıdaki öteki durumların ters olduğu ülkelerde tutunumun sağlanabilmesi için milliyetçi ideolojiye çok iş düşecek, bu ideoloji güçlü ve sert olmak zorunda kalacaktır.
Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder.
Sayfa 47
Reklam
Çanakkale'de...
Bir aydır buradayım ve Çanakkale Boğazı'nı müttefiklerin çıkarma teşebbüsünde bulunan donanmalarına ve kuvvetlerine karşı müdafaa ediyorum. Bu ana kadar, sevgili Corinne, hep başarılı oldum ve aynı yerde kalırsam, kuvvetle ümit ediyorum ki daima başarılı olacağım. Burada benim ismimin duyulmamasına şaşırmamalı, çünkü ben, mühim bir muharebenin kahramanı olarak Mehmet Çavuş'a şeref kazandırmayı tercih ettim. Tabi şüphe etmezsiniz ki, muharebeyi idare eden sizin dostunuzdu ve savaş gecesi muharebelerin saflarında Mehmet Çavuş'u bulan da o idi.
Sayfa 211
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.
Öğretmenler! "Cumhuriyet sizden 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller ister."
Bir evlat eğitimiyle annesini ya da babasını geçmemeli," dediklerinde Atatürk buna karşı çıkarak "Hayır geçmesi gerekir, yoksa toplum da ilerleyemez," demiş.
Reklam
Atatürk'ün eşsiz barışçıl vizyonu
Sulh, milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur. Fakat bu mefhum (kavram) bir defa ele geçirilince, daimi bir ihtimam ve itina ve her milletin ayrı ayrı hazırlığını ister.
Ahmet İzzet Paşa Türk ulusuna hizmet etmeyi, Vahdettin'in hizmetinde olmaya tercih edemedi Ahmet İzzet Paşa, yetiştiği Türk milletinin içinde kalarak, ona en acı ve kara günlerinde hizmet etmeyi, Vahdettin'in hizmetinde olmaya tercih ede- memişti. Benim, "Düşman ordusunu mutlaka ye- neceğiz; vatanı mutlaka kurtaracağız” sözlerimle alay ederek, İkinci İnönü'den sonra tekrar doğuya, Sakarya'ya doğru yürüyen Yunan ordusunun hareketini bir gözdağı gibi göstererek, akıl ve anlayış dersi vermekten geri kalmıyordu. İzzet ve Salih paşalar aylarca Ankara'da otur- dular. Milli ilkelerimizi kabul etmeleri şartıyla ken- dilerine ulusal hizmet ve görev vermeye hazırdık. Yanaşmadılar. Bir defa olsun Milli Meclis'in kapı- sından içeri ayak basmadılar. Saygıdeğer milletime tavsiyem Bu fırsatla saygıdeğer milletime şunu tavsiye ederim ki, bağında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki asıl özü çok iyi analiz etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!
Sayfa 122Kitabı okudu
"Kader, kendimiz ettik, kendimiz bulduk. Bundan sonrasını akıllıca kurtarmaya çalışalım" derler. Bizim kavmin böyle bir zihniyeti benimsemesi zordur,zira evimizde yabancıya pek tahammül edemeyiz.
Reklam
Türk milliyetçiliğine sahip çıkmak Gaspıralı'ya, Akçura'ya, Gökalp'e, Atsız'a, Sancar'a Türkeş'e, Dündar Taşer'e, Gün Sazak'a, Mümtaz Turhan'a, Erol Güngör'e, Mehmet Eröz'e, Galip Erdem'e, Ahmet Arvasi'ye, Muzaffer Özdağ'a, onların bütün bir 150 yıldan bu yana değişik zaman dilimleri ve hatta bazen değişik coğrafyalarda temsil ettikleri değerlerin, damıtılmış, billurlaşmış hâli olan "Türklük" sevgisine sahip çıkmaktır. Türk milliyetçiliğine sahip çıkmak İstiklal Harbimizin önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu, Türk devriminin siyasi dehası büyük Türk milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk'e sahip çıkmaktır.
Atatürk Samsun’a çıktığında yanında kaç kişi vardı. Anadolu’yu adım, adım gezerek, halkıyla birlikte kazandı ulusal kurtuluş savaşını.
Atatürk'ün Kitap sevgisi
O okumayı çok severdi. Kitap onun için kıymetli bir arkadaştı. Okuduğu eserlerdeki fikirleri benimsemeden önce, onları kendi süzgecinden geçirirdi. Onun okuduğu kitabı elinize alsanız, kırmızı ve mavi kalemle işaret ettiği kısımları onun verdiği önemde okursanız, öz ve ana fikirleri derhal kavramak imkânını elde edebilirsiniz. O hafıza itibarıyla da, unutmayan bir huya sahipti.
Yasaklı bir şarkının hazin hikayesi...
Bu imtidâd-ı cevre-ki bahtın şitâbı var. Mihnet-medâr olan feleğe intisâbı var. Eyler nesîm-i subhu bize gird-bâd-ı gam. Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var. İstiklal Mahkemelerinin asıp kestiği bir dönemde bir idam mahkumuna son arzusu sorulunca "Bu rûzgâr-ı bî mededin inkılâbı var." demiştir. Herhangi bir amaca matuf olmaksızın Nedim'in kaleme aldığı, Lemi Atlı'nın bestelediği bu eserin, bir idam mahkumunun darağacındaki son sözleri olacağını kimse bilemezdi. Hikayesi Atatürk'ten Adnan Menderes'e kadar uzanan yasaklı bir şarkının, ünlü bestekar Alaeddin Yavaşça tarafından bizzat dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in isteği ile tekrar gün yüzüne çıkışı... Hikayenin detayını Beşir Ayvazoğlu'nun Altı Çizili Satırlar isimli kitabından veya küçük bir internet araması ile açık kaynaklardan bulabilirsiniz. İyi okumalar.
Mustafa Kemal Atatürk, Ekim 1927
Sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilen memleketlerde, vatan için, ulus için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmalarıdır. Bu, çoğunlukla kolayca sağlanabilmiştir. Meclislerle yönetilen memleketlerde de en yıkıcı yan, bazı milletvekillerimizin ecnebi nam ve hesabına çalınmış ve satın alınmış olmalarıdır. Millet Meclisleri'ne kadar girmek yolunu bulabilen vatansızların varlığı tarihin bu yoldaki örnekleriyle bellidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.