*
“Cahilliğin dağlarında gezenler için; almasını bilene bilgece öğütler, yaşanmışlıkların getirdiği doğru tespit ve öneriler, samimi itiraflar; bir o kadar da topluma tenkit yağmuru. İlber Ortaylı’nın sakınmadan söylediği her söz, gençler için altın değerinde. Toplumun her kesimine ustaca entelektüel bir dokunuş, hazır olun; bu bir kültür
Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi incelemek, daha doğrusu ele almak istiyorum. Biliyorum, belki birçoğunuzun aklından, burada da herkes hep aynı yazarların eserlerini okuyor düşüncesi geçiyor
Bağımsızlığımızın Timsali olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!
* * *
“Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.” 1923, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Necmi Atik ile Mehmet Akif’in Kur’an Meali Hakkında Röportaj
Röportajı Yapan: Yunus Özdemir
Cevaplayan: Dr. Necmi Atik
Necmi Atik, 1967 Almanya doğumlu, Antalya'ya da Kültürel faaliyetlerde bulunmakta.
𑁍︎ 𑁍︎ 𑁍︎
Sorular:
1) Necmi Bey, uzun zamandır Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yaptığınızı biliyor ve takip
*
Bugün 19 Mayıs 2019;
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Samsun’a çıkışının 100.Yılı!
Bugün Paşamın Doğum Günü... Kutlu Olsun!
*
100 Yıl geçmiş olmasına rağmen birileri tarihten ders almamış olacak ki Sayın ÖZAKMAN bizlere bir hatırlatma yapmış!!
Tarihten ders almazsanız;
Tarih size çok güzel dersler verir!!
Bizim tarihten anladığımız, tarihten
Bir suikaste kurban giden Uğur Mumcu'dan objektif bir kalemle yazdığı bir suikast girişiminin yargılanmasını anlatan bir kitap .
Bugünkü fes heveslilerinin aksine kendisi kitabı yazarken hayal dünyasına dayanarak değil kaynaklara dayanarak yazdığı bir araştırma.
İzmir suikasti , sadece Atatürk’ün canına kast girişimi değil. Onun kurduğu "Cumhuriyet"e kastir .Ve her daim tarihin kara sayfalarinda yer alacak bir olay.
Istiklal mahkemelerinin incelediği son davadır bu olay. Mahkeme İzmir ve Ankarada görülmüştür.
Izmirdeki dava suikast girişimi davası, Ankara'daki ise Kuvayı-Milliyetci -Ittihatci hesaplaşma davası.
Atatürk'ün söylemiş olduğu:
“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” bu olay üzerine söylenmiştir.
Bugün ölümünün üzerinden 83 yıl geçmiş olmasına rağmen onun dediği gibi Cumhuriyet hala var ve ilelebet payidar kalacaktır. Fes heveslilerine duyurulur :))
Yakin tarihin kara sayflarinda yer alan bu olayı daha iyi anlamak ve o günkü şartlarda istiklal mahkemelerinin nasıl bir is çıkardığını anlamak adına mutlaka okunması gereken bir araştırma.
Gazi Paşaya SuikastUğur Mumcu · UM:AG Araştımacı Gazetecilik Vakfı · 2014374 okunma
23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı… Dünün ve bugünün büyükleri, çocuklara nasıl bir dünya, nasıl bir Türkiye bıraktılar ve bırakıyorlar? Kanlı kaldırımları ile mutlu Türkiye; tamtakır hazinesiyle güçlü Türkiye; avuçiçi ülkelere el açan ekonomisiyle büyük Türkiye!..
Öyleyse çalsın mızraklar, bandolar; öyleyse çocuk balolarında sevinç
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" sözünden de anlaşıldığı üzere Mustafa Kemal Atatürk bizlere Cumhuriyeti emanet etmiştir.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da ölüm yıldönümünde ATA'mızı saygıyla, sevgiyle ve minnetle anıyor, Allah'tan rahmet diliyorum.
Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün tüm dünya çocuklarına ırk, dil, din ayrımı gözetmeksizin hediye ettiği;
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızı kutluyor, ATA'mızı bu vesile ile saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, dünyada hiçbir ülkede bulunmayan iki farklı unsuru bir araya getiren
Mustafa Kemal, gözleri parlayarak, İstanbul’a dönmelerine izin vermeyeceğini
bildirdi. Konuşmalarını trende ve daha ciddi olarak, Ankara’da sürdüreceklerdi. “Bir süre için, biz Anadoluluların misafiri olacaksınız, ” dedi.
Giriş / Teşekkür/ Yorumlama/ Kapanış
Bakmayın orda 4 gün de yazdığına. Kaç tane 4 gün geçtiğini bir ben, bir
Murat Ç, bir de Allah bilir :D
Hediye gelen kitabı hemen okumak gibi garip bir huyum var. Aradan zaman geçince ya da uzun sürede okuyunca karşı tarafa ayıp oluyor gibi hissediyorum :/ Kitabı bitirene kadar
O akşam her yere genelge şeklinde bir telgraf göndererek, “Sivas’tan Kayseri yoluyla Ankara’ya hareket eden Heyeti Temsiliye’nin, bütün yol boyunca ve Ankara’da büyük milletimizin sıcak ve candan yurtseverlik gösterileri içinde, bugün Ankara’ya varmış olduğunu” bildirdi.
Öncelikle şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, bu bir roman ya da kurgu kitap değildir. Tamamen araştırma ve kaynaklara dayalı, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi anlatan tarihi bir başyapıttır. Türk tarihi ile ilgilenenler için bulunmaz bir kaynakçadır. Kısacası, kendisini Türk bilen/hisseden ve geçmişi ile geleceğine sahip çıkan
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini
O sıralarda Ankara, Anadolu yaylasının göğsünde iki meme gibi yükselmiş bir çift tepeden başka bir şey değildi. Tepelerden birinin üstünde, Türklerin sayılı çarpışmalarına sahne olmuş eski Ankara Kalesi’nin yıkık duvarları yükseliyordu. Kalenin sırtlarıyla çevresi ve içi, zikzaklı yokuşlar ve gübre yığınları arasında tavşan yuvasına benzeyen, ama içinde insanların yaşadığı dam dama, kafes kafese yıkık dökük kerpiç evlerle doluydu. O sıralarda
Ankara’da, gıcırtılı kağnılar dışında tek taşıt aracı olan köhne at arabaları, yağmurun bol olduğu bu mevsimde, taşları çamurla kaplı yokuşları güçlükle tırmanabiliyorlardı.