Sivas Kongresinin Erzurum'dan farkı, Anadolu'daki tüm direniş örgütlerini tek merkezli bir mücadeleye hazırlamasıdır. Antep, Urfa, Çukurova ve Ege bölgesindeki örgütler bir merkezden yönetilmese, teker teker ezilebilirdi.
Atatürk’ün diktatörlüğünün sebebi her şeyden ve her şeyden önce bağımsızlığı ve hürriyeti öğretmek, insanlığı, akılcılığı öğretmek. Bunu yapmak için de diktatörlük yapmak mecburiyetindesin. Ama Atatürk’ün yaptığı diktatörlüğün bir farkı var. Onun diktatörlüğünün içinde zorbalık yok, düşüncesini öyle veya böyle empoze etmek var. Ama bu empoze etmek kişisel kapris ürünü değil. Nihayetinde kararı yine sen alıyorsun, karar veren sensin. Kendi fikirlerini “Ben böyle istiyorum” diye empoze etmiyor Atatürk. Ortaya atıyor, tartışıyor, tartışıyor, tartışıyor ve karşısındaki onu yıkamıyor. Sonunda onun fikri galip geliyor ve oy veriliyor. O oylarla alınıyor bütün kararlar. Ama mutlaka ve mutlaka oy isteniyor.
Reklam
Türkiye dışında, Müslüman ülke ordularının savaşma ruhu yoktu. Türk subayı değişikti ve bu muazzam farkı Atatürk'e borçluyduk. Gelin görün ki 2010'larda Atatürk'ün anlayışı bir tarafa itilecek, Suudi Arabistan ve Katar yönünde hızla yol alına­caktı. Savaşma iradesi olmayan ülkelerle "İslam Ordusu" kuru­lacaktı. Elbette bu yolculuğun sonu hüzünlü olacak ve bu hüzün gelecekte bir felaketle sonuçlanacaktı. Problem, Türkiye'yi yöne­tenlerin "Harp Tarihi"ni bilmemeleriydi.
Mustafa Kemal şimdi İstanbul'a dönmek için tren parası bile olmadığını görmüştü. Yaverine, kendi malı olan bir düzine atı satmasını söyledi. Ordu el koyar korkusuyla atları kimse almak istemiyordu. En sonra, atların cins olduklarını bilen Cemal Paşa bunları satın aldı. Mustafa Kemal de İstanbul trenine binebildi. Yine de, kendisiyle birlikte istifa etmediği için Cemal'e kırgındı. Onları sonunda barıştıran Rauf oldu. Cemal'in İstanbul'a bir gelişi sırasında ikisini de Pera Palas'ta yemeğe çağırdı. Cemal'in bir başka hareketi, Mustafa Kemal'i daha da yumuşatmaya yaradı. Cemal ona gönderdiği bir haberle atları aldığı fiyatın iki katına satmış olduğunu söylüyor ve aradaki farkı nereye yatırabileceğini soruyordu. Oysa, atları kesin olarak satın aldığı için böyle bir fiyat farkı ödemek zorunda değildi. Mustafa Kemal bu jest karşısında memnunluğunu gizlemedi.
Sayfa 166Kitabı okudu
174 syf.
10/10 puan verdi
Bir kitap düşünün ki Atatürk'ü her yönüyle tanıtsın. Hayata bakış açıcı, siyasi ve askeri kimliği, etrafındaki olaylara karşı tutumu, düşünce yapısı, önem verdiği değerleri, arkadaşlığı, insanlara karşı sabrı, çağdaşlığa olan düşkünlüğü, fikirleri... Daha sayacabileceğim birçok şey, hayran kalınacak bir sürü yönü var Atamızın. Kitabın yazılma amacı gençliğin Atatürk yolundan sapmaya başlaması ve minnet duygusunu kaybedip nankörlük yapması, karalamaların başlamasıdır. Bahsedilen yıllar 1960lar olsa da şuandan pek bir farkı yok esasen. . Yazarın görüşleri öyle yerinde ve tutarlı ki çok severek okudum, iyi ki okudum. Bu kitabı her Türk evladı okumalı. Okuyalım, okutalım
Atatürk Ne İdi?
Atatürk Ne İdi?Falih Rıfkı Atay · Pozitif Yayınları · 2012239 okunma
Reklam
628 öğeden 531 ile 540 arasındakiler gösteriliyor.