En dikkatsiz bir gözlemci bile, Cumhuriyet tarihimizin Atatürk ve İnönü dönemlerini karşılaştırırsa, temel bir farkı görmezlikten gelemez. Mustafa Kemal dönemi, özetlenmek istenirse, şöyle özetlenebilir: Ulusal bir ekonomi ve ulusal bir kültür kurma; bunun için de, a) yabancı sermayesini ulusallaştırmalar yoluyla, yurtdışına çıkarma, b) ulusal demiryolu ve sanayileşme politikasıyla kalkınma, c) emperyalist ülkelerle ittifaklardan kaçınma, d) ulusal bir kültürün oluşması için gerekli örgütlenmeleri gerçekleştirme (Tarih Kurumu, Dil Kurumu vs).
Mustafa Kemal döneminin dikkati çeken özelliği, ulusallığı ve bağımsızlığıdır.
İnönü dönemi, o dönemin şakşakçıları tarafından ‘Perikles dönemi’ diye adlandırılmıştır. Bunu niye mi yapıyorlardı? Basit bir sebepten: İnönü dönemi, bir ‘kültür seferberliği’ dönemidir. İnönü kalkınmayı, ülkenin gelişmesini bir ekonomi sorunu olarak almamış, alamamış, bir kültür sorunu olarak almıştır. Böyle olunca, dönemin belirleyici niteliği, köylere zorunlu okul götürmek, konservatuvar açmak, opera kurmak, devlet radyolarını batı müziğine tahsis etmek, Milli Eğitim Bakanlığı yayınlarıyla ‘batılı kültürü’ Türkçeye aktarmak, işi liselerde Yunanca ve Latince derslerinin konulmasına kadar götürmek olmuştur. Kültürel düzeyde batı kültürüne bağlanma, siyasal düzeyde Türkiye’nin İngiltere ve Fransa ile ittifak yapmasına uygundur ve koşuttur.