*
“Cahilliğin dağlarında gezenler için; almasını bilene bilgece öğütler, yaşanmışlıkların getirdiği doğru tespit ve öneriler, samimi itiraflar; bir o kadar da topluma tenkit yağmuru. İlber Ortaylı’nın sakınmadan söylediği her söz, gençler için altın değerinde. Toplumun her kesimine ustaca entelektüel bir dokunuş, hazır olun; bu bir kültür
Öncelikle şunu kesin bir dille ifade etmek isterim ki, bu bir roman ya da kurgu kitap değildir. Tamamen araştırma ve kaynaklara dayalı, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi anlatan tarihi bir başyapıttır. Türk tarihi ile ilgilenenler için bulunmaz bir kaynakçadır. Kısacası, kendisini Türk bilen/hisseden ve geçmişi ile geleceğine sahip çıkan
Balkan Türk Edebiyatı'nın önemli yazarlarından olan İlhami Emin'in bu eseri, editörün önsözü, yazarın sonsözü ile birlikte toplam 199 sayfadan oluşmaktadır. Eser kendi içerisinde 11 bölüm bulundurmaktadır. Bu bölümleri,
1. Kendini arayan Yörük Osman
2. Usturumcalı Gül Baba
3. İsviçre Pasaportu
4. Kışta Bülbül
5. Hanımeli
6. Türbedarın
Bir kitap bu kadar mi olaganustu olur ve bir o kadar da gercegi yansitabilir? Ataturk'un bu kitabi okullarin mufredatina koymak istemesine sasmamali. Dogrusunu soylemek gerekirse daha once okudugum hicbir kitap bende boyle bir cosku, boyle bir heyecan yaratmamistir. Okurken gozumun onunde hep ulkemi ve insanlarini canlandirdim. 1800'lu yillarda
UFUK incelemesinden görüp okumaya başladığım kitap öncelikle ufuk'a teşekkür ederim ve kitaba geçelim.
aşk ,romanlarından bıkkınlık geldiğinde değişiklik için güzel bir alternatif.
Kitap ;kadın ve toplumu anlatıyor ,
Max ve fenya kitabımızı oluşturan baş karakterlerimiz .
Fenya ve Max ,bir gece arkadaşlarının daveti
Atatürk'ün hayatına baktığımızda okumanın onun için yemek, içmek, nefes almak gibi doğal bir ihtiyaç olduğunu görürüz. Çünkü o hep okumuştur. En zorlu zamanlarda da en rahat zamanlarda da...
İstanbul valisi Muhittin Üstündağ, o gece Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün sofrasında bulunuyordu. Vakit geceyansını epey geçmişti ki Atatürk uyumak için odasına çekilince vali de rahat bir soluk alacaktı. Atatürk İstanbul'a her geldiğinde onun güvenliğini sağlamakla görevli olan Üstündağ ölesiye yorgun düşüyordu. O yorucu gün ve
Mehmed Said Efendi, 1815’te yazdığı "Delinâme" adlı risalesinde 56 çeşit delilikten bahseder (Freud 1856 doğumludur, delilerin hepsini libido torbasına doldurmuştur). Avnî Bey'de bu sayı 30-35 civarındadır. Bu tasnife göre toplumda akıllı bulunmamaktadır...
1- Asıl deli: Kendini cennetlik sanır.
2- Ağzı açık deli: Konuşacağına bakar.
3- Yanaz