Atatürk öldü... hayır ebedî dehâ için ölüm yoktur. cemiyet hayatı gölge tarafı olmayan yekpâre bir aydınlıktır. kendi mukadderatını bu kadar kuvvetli bir şekilde milletinin mukadderatına bağlayan insanlar ölmez. ölmedi. bütün cenk meydanlarında kendisine yol arkadaşlığı yapanlar gibi milletinin geleceğinde çoğalmak için gitti. ölen onların fani varlığıdır. topraktan gelen her şey toprağa gider. devam eden cemiyet hayatının güneş kadar aydınlık mucizesidir; dünü bugünü yarına bağlaya bağlaya zamanın ve nesillerin üzerinden aşarak uzanan süreklilik zinciridir; her şeyin ve her talihin üzerinde kalması lazım gelen, o her an sesini içimizde işittiğimiz yaşama iradesidir.
Sırf Mustafa Kemal Atatürk'ün tavsiye ettiği kitap diye almıştım, içeriği hakkında bilgi sahibi değildim. İyi ki de almışım. Kitap Finlandiya'nın yükselişini anlatan bir eser. Neden Atatürk'ün tavsiye ettiğini günümüz Türkiye'sine bakıp okuyanlar anlayabilir. Yıllar önce bile bugünü görebilen bir lidere karşılık böyle bir
Atatürk, yalnız Türkiye'de değil, bütün dünyada eşi pek az görülen ender şahsiyetlerden biridir. Şüphesiz ki, tarih O'nu, dünyanın ölmez büyükleri arasında kaydedecektir.
Biz, onun gövdesine tapan bir putperest değil, ölmez eserine ve manasına bağlı bir şuuruz. Çünkü o, kendi vücuduyla beraber kaybolacak fani bir milletin değil, kendi manasıyla beraber yaşacak ebedi bir milletin yaratıcısıdır.
ABD'nin Türkiye'de İslam meselesine el atmasının tarihi 1940'lara gider. Süper gücün süper kurmayları, İslam'ın Türk insanının yüreğinde nasıl büyük bir enerji olduğunu daha Kurtuluş Savaşı günlerinde fark etmişlerdi. Bu fark edişin Türkiye aleyhine kullanılması Atatürk yaşarken elbette ki mümkün değildi. Atatürk ölür ölmez işe hemen el koydular ve 1940'ların sonlarına doğru İnönü'nün mukavemetini kırdılar.