(osmanlıdaki beşik ulemalığı)
Bu şekilde yetişen cahil ve mutaassıp sarıklılar, mevkilerini korumak için her türlü fenalığa baş vurmuşlar, sonraları ise her türlü yeniliğe düşman olan yeniçerilerle el ele vererek, irticayı körüklemişlerdir.
Sayfa 415 - cilt I.Kitabı okuyor
Şimdi Anadolu demek olan bu ülkenin en büyük kentlerinde, Yunanlılar, Yahudiler, Ermeniler bulunmakla birlikte, ezici çoğunluk ve dil bakımından Türk Müslümanlardır. Hiç kuşkusuz, halkın damarlarında Hitit, Frikyalı, Truvalı, Lidyalı, İyonyalı, Yunanlı, Kimmerli, Golatlı kanının izleri vardır. Ancak, halk atadan gelen bu etkileri çoktan unutmuştur.
Reklam
464 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sinan Meydan’ın beni çok şaşırtan romanıdır bu kitap. En başından söyleyeyim ki düşüncelerim çok olumsuz. Çünkü kitap anlatmak istedikleri dışına çıkıyor. Nasıl? Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatacaksanız şaşalı bir anlatıma gerek yoktur. İnsanları yücelten aslında onların sadelikleridir. Şatafatlı, gösterişli, renkli insanlar belirli dönemin insanı
Sarı Paşam
Sarı PaşamSinan Meydan · İnkılâp Kitabevi · 2010248 okunma
16 Mayıs 1919'da, babasıyla birlikte Bandırma'ya kadar giden Nuri Ulusu, Atatürk'ün ilk İstanbul seyahatinde yanında götürmek istediği kitapları kütüphanede karton kutulara koymaktadır. İçeri giren Atatürk'ün "Ne yapıyorsun?" sorusuna, karton kutular aldırdığını, istediği kitapları onların içine koyduktan sonra trene göndereceği karşılığını verir. Bunun üzerine Atatürk "Dur, biraz bekle" dedikten sonra dışarı çıkar ve kısa bir süre sonra ellerinde iki cephane sandığı taşıyan erlerle geri döner. Nuri Ulusu'nun şaşkın bakışları arasında Atatürk'ün sesi duyulur: "Savaşta bunlarla cephane taşıdık, sen o zaman çocuktun, bilemezsin. Bu sandıklar benim için çok önemlidir. Şimdi o savaş bitti, yeni bir savaşımız başlıyor. O da kültür ve sanat savaşımızdır ve o okumakla, kitapla olur; işte şimdi cephane taşıdığımız o sandıklara kitaplarımı koy, bu sandıklarla taşınsın, cephanenin yerini artık kitaplar alsın."
"Bedenimin babası Ali Rıza, hislerimin babası Namık Kemal ve fikirlerimin babası Ziya Gökalp'tir."
F.R.Atay-Atsız
Falih Rıfkı Atay, II. Meşrutiyet döneminde Genç Kalemler, Yeni Mecmua dergileri ve Türk Ocağı çatısı altında Türkçülük duyguları ile beslenmiştir. ‘1923’te Atatürk, Meşrutiyet kuşaklarının akıllarına dahi gelmesine imkân olmayan devrimlerini tasarladığı vakit, ona inanarak sarılanlar hep Türkçüler olmuştur’ sözleriyle eski nesil Türkçülere sempatisini göstermesine rağmen, 1944’te en sert yazıları kaleme almıştır.[17] Atay ile Atsız arasındaki mücadele eskidir. Atsız, Atsız Mecmua’da yeri geldikçe cumhuriyet rejiminin dış rüzgârların tesiriyle arzu edilmeyen yönlere savrulmasını önlemek gayesiyle, mütevazı konumuna rağmen, gerekli uyarmalarda bulunmuştur. Bu uyarılarından birinde isim vermeden Atay’ı eleştirmiştir. Atay, gazeteci olarak gittiği ülkeler hakkında maksadı aşan övücü ifadelerle yüklü kitaplar yazmakta idi. Mussolini’nin ülkesi İtalya’yı Arnavutluk ile mukayese etmişti.[18]Atay, Sovyet Rusya izlenimlerini Rusya Mektupları altında Hâkimiyeti Milliye gazetesinde neşretmişti.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.