Atatürk Turancılık ve İslamcılık görüşleri için daha kesin, daha sert bir dil kullanır. Nutuk’ta Panislamizm, Panturanizm, halifecilik üzerine yer yer sert yargılar verir; bunları, demokratik ulusu Türkiye’nin amaçlarına aykırı düşler olmakla, Türk ulusunu uçurumlara sürüklemekle suçlar; halkı bir daha böyle hayaller peşinde koşanların arkasından sürüklenmemeye çağırır. Bu görüş Türk siyasal düşününde başarılmış ilk büyük devrimdir, ve o Zamandan sonra Osmanlıcı rejimin ürünü olan İslamcılık ile Turancılık, Kemalizmin bağdaşamayacağı iki görüş olmuştur.
islamcılık-atatürkçülük-milliyetçilik-muhafazakarlık birleşip resmi bir ideoloji var etti ve toplumun yüzde sekseni bu sistemi oluşturuyor. siyasi hegemonya bitti kültür zaten yok. değişecek olan siyasi paradigma değil ikinci yol gibi görünüyor. safımız kökten değişimden yana.
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Sadece kullandığımız silahlar, kıyafetler ve evler değişti. İnsan hala insan ve akıl hala iptidai. Neticenin aslına bakıldığında bizi hayatta tutacağını sandığımız pek çok şey, yetersizliğimizin ve kul olma isteğimizin sevkiyle vücut bulan şeyler. Bu sebeple güvenlik ihtiyacımızı karşılayacak maddi manevi istinatlar gözdemiz, davamız ve hayat
Etnik ya da dini kimliğiyle Türk vatandaşlığını barıştıramayanların, yani daha açık bir ifadeyle, cumhuriyet deneyimini göz önünde bulundurduklarında, Türkiye'nin Sevr ile bir müstemleke haline gelmesini dilemiş olanların, en konforlu sığınakları sırasıyla, İslamcılık, bölücülük ve devrimcilik oldu. İslamcılık ve bölücülük arasında karşılıklı
İslâmcılık hareketi özgürlük adı altında ABD ve AB'den Türkiye'ye yönelik her türlü baskıyı ve tabisi "Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Atatürkçülük'e karşı zafer olarak telakki etmektedirler.
E. Kongar, "ağaçların bile sola eğildiği" bir dönemde 1978 yılında yazdığı bir köşe yazısında, "Atatürkçülük ile İslamcılığın temelde aynı kavramlar" olduğunu söyleyerek "Atatürkçülerin İslamcılardan korkmamasını" ve "Atatürkçülerle İslamcıların ileriye doğru ittifakını" önermişti. E. Kongar, Milliyet gazetesinde şunları yazmıştı:
"... Atatürkçüler İslamcılardan korkmayı bir yana bırakmalıdırlar. Türkiye Atatürk'ü o denli benimsemiştir ki, artık ülkede bir din devletinin kurulması olanaklı değildir.
Üstelik, Türkiye'nin içinde bulunduğu bunalım ancak Atatürkçülerle İslamcıların ittifakı ile aşılabilir. Bu ittifak için ne dinden ödün vermeye, ne de Atatürk'ün ilkelerinden vazgeçmeye gerek vardır. Çünkü ittifak, geriye dönerek değil, ileriye giderek yapılacaktır. Bir başka deyişle, Atatürk ve İslamcılık, geçmişin acılı savaşlarında değil, geleceğin umutlu yeni toplumsal ve ekonomik düzeninde bir senteze ulaşacaktır. Atatürkçülük ile İslamcılık (ki, bunlar zaten temelde birbirinden ayrı kavramlar değildir), niçin sömürünün ortadan kalktığı ve ekonomik barış ile birlikte toplumsal barışın da egemen olduğu bir ekonomik düzende ittifak ederek bütünleşmesinler?"
1950 li yıllarda İslamcı akımlar büyümüştür. Devletin başta korkusu “irticai faliyetler” olmaktan çok “kominizim tehlikesi” olmaya başladı.
Soğuk savaşla birlikte ülkenin siyasi ve sosyal hayatı değişirken antikominist akıllarda kurumsallaşmaya başladı. Bu kurumların başında Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), İlim Yayma Cemiyeti ve Türkiye
Orhan Pamuk'un daha önce okumaya çalıştığım ama bitiremediğim 2 kitabından sonra başlarda bu kitabı da sanırım bitiremeyeceğim diye düşündüm. Ama kitabın sonunda yazarın kendi son sözünde de belirttiği gibi bahsettiği 'baş örtüsü, siyasal İslamcılık, Atatürkçülük' vs gibi konularda gerçekten basından duyduklarım doğru mu, kendi düşüncesi yazısı nedir diyerek okudum. Aslında bir şair ve onun üniversitedeki eski aşkıyla yeniden karşılaşıp yeniden aşık olmasını anlatıyor ama bunlar olurken dönemin Kars'ta yaşanan siyasal, sosyal hayatının içine yedirilerek anlatılmış. Görüşlerine katılmıyorum, yazar olarak dili, edebiyatı gayet başarılı. Okunası kitap.
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,4bin okunma
Bu roman Orhan pamuk un ilk ve son siyasi romanı. Eser kars da geçiyor. Yurt dışından gelen Ka adlı bir karakteri anlatıyor. İçinde siyasi İslamcılık, başörtüsü, millet tiyatroları, 1980 darbesi, batıcılık ve Atatürkçülük gibi konular yer alıyor. Okunabilir. Ama diger eserleri gibi çekici degil.
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,4bin okunma