Mobbing Bank Diyor ki;
Tam Bağımsız Olmayı Neden ve Nasıl Kaybettik? İnsanlık devrimini başlatan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşama erken veda etmesi, devrime sahip çıkacak bir toplumun eğitilmemiş olması, padişah hayranı, manda ve himaye isteyen siyaset anlayışının yaşıyor olması en belirgin sebeplerdi. Nitekim Atatürk sonrası çok partili siyasi
Elbette aklı çalıştırmak, sormak, sorgulamak, okumak, öğrenmek, düşünmek, araştırmak ve mukayese etmek zordur; çünkü büyük emek, ciddi niyet, kararlılık ve sebat ister. Dolayısıyla "atalarının yoluna uyan"lar için çok çetin bir iştir; çünkü aykırılık ister, "birey" olabilme cesareti ve gücü ister. Kısacası ilim, irfan ve iman ister.
Sayfa 104 - Atatürk Araştırma Merkezi BaşkanlığıKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün Din Anlayışı
"Mukaddes mihrabı, cehlin elinden alıp ehlinin eline vermek zamanı gelmiştir." - Mustafa Kemal Atatürk
_(Cia ajanı Fuller’in “Yeni Türkiye” planı- 2008)_ _Atatürkçülük öldü. Nurcular ileri. Paul Henze(Cia) _Kemalizme son verip Osmanlıyla övünün. Fuller(Cia) _Türkiye, Atatürk'ün mirasını reddedip Osmanlı şeriatına geri dönmelidir. Samuel Huntington. (Cia) _Yapılması gereken Atatürk'ün İslam ve kürt düşmanlı olduğu fikrini yaymaktır. Kurt
Türkiye'deki Kürt sorunu hakkında çok şey yazılmıştır. Bu soruna aslında Kürt milliyetçiliği ve daha ziyade ayrılıkçı milliyetçi­lik sorunu demek daha doğru olacaktır. Yoksa Türkiye için Kürt asıllı halk, Türk toplumunun içindeki diğer etnik asıllı halktan da­ha fazla sorun yaratmış değildir. Atatürk'ün ve ondan sonra gelen hükümetlerin milliyetçilik anlayışı etnik esaslara değil, ülke ve va­tandaşlık esasına dayandırılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, Fransız modeline uygun olarak tek milli kültür ve tek resmi dile dayalı üniter devlet anlayışını benimsemiştir. Anayasa, din ve etniik bağ­lılakları ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını Türk olarak kabul eder. Bu anlayış Türk toplumunu teşkill eden ve asıl­ları farklı da olsa birlikte yaşayan, birlikte çalışan ve aralarında evlilik bağları kurulan halkın temsil ettiği realiteye aynen uymaktadır.
Atatürk'ün "ülkeleri yönetenler, uluslarına ve tarihe karşı daima vicdan hesabını vermeye hazır olmalıdırlar." Sözüyle çağdaş, uygar, demokratik bir devlet adamı ahlâk anlayışını ortaya koyar. Osmanlı devlet geleneğinde, "Nizam-ı âlem için" kardeş katlini bile kabul eden; Padişah'ın yalnızca Allah'a karşı "Mahkeme-i Kûbra" da hesap verme sorumluluğu taşıyan devlet adamı ve yönetim anlayışı 19 yy. da tanzimatla sarsılmışsa da, ortaçağ sistemi olan bu anlayış bütünüyle kaldırılamamıştı. Hatta 1876 ve 1909 Anayasalarında bile Allah'a karşı sorumluluk anlayışı kaldırılmamış; din devleti esasına dokunulamamış, egemenliğin kime ait olduğu sorunu çözülememişti. Bu sorun, ülkenin en buhranlı yıllarında İstiklal Savaşı içinde çözüldü. "Egemenlik kayıtsız, koşulsuz ulusundur" hükmü ile, laik-ulusal devletin temeli atıldı
Reklam
Osmanlı'da "reform" sağlama çabaları, hep şeriatçılar tarafından baltalanmıştır. Reşit Paşa 1841'de iktidardan düşürmüştür çünkü kanun yoluyla getirmek istediği yeniliklere karşı din adamları ve onların kışkırttıkları cahil yığınlar bağnazca dikilmişlerdir. Bu zihniyet, Atatürk'ün getirdiği laiklik anlayışı sayesinde yok olup gitmişken, onun ölümünden sonra yeniden hortlamış ve Türkiye'yi yeniden eski bataklığa saplamıştır.
Atatürk'ün dine bakış açısı
BÜYÜK DEVRİM - HİLAFETİN KALDIRILMASI VE LAİKLEŞME Bu beyanında Mustafa Kemal, sekülarizmin zorunluluğunu şu kanıtlarla açıklamaya çalışmaktadır. 1. Müslümanız. Müslümanlığı reddetmiyoruz. 2. Fakat tarih gösteriyor ki, din siyaset vasıtası yapılarak menfaat ve ihtiraslara alet edilmiştir. 3. İnanç ve vicdanımıza ait kutsal duygularımız,
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.