ATATÜRK OLMASAYDI:
Din ve Maneviyatı akıl ve mantıkla böylesine bağdaştıran bir başka insan bulamazdık. O, din’in dünya’dan ayrılmasını bunun için kat’iyetle iste­di. Fakat, İslâm dininin kural ve telkinlerini değerlendirirken, O’nun dayandığı akıl-mantık-halk psikolojisi terkibine, hiç bir ünlü ilâhiyatçı yetişemedi. ☆ Sizlere bir Zekeriya Sofrası misâli vereceğim.
Sayfa 116 - Kazancı KitapKitabı okudu
146 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
31.01.2024 Kitabın adı:Atatürk'ün Sofrası Yazarın adı:Hikmet Bil Sayfa sayısı:146 Atamız tüm kararlarını sofra başında alırmış. Onunla o sofra başında oturanlar anlatmış yazarımız yazmış. O sofrada oturanlar atamızın vatan için mücadelesinde yanında olan kişilerdir Anadolu'yu milletin birlik beraberlik içinde Savaş vermelerini sağlamışlar. En yakınlarında olanlardan biri Falih Rıfkı demiştir ki "Atatürk'ü yatak odasına girenler değil sofrasında oturanlar da değil ancak kafasının içine girebilecek olanlar herkesten daha iyi tanıyabileceklerdir."
Atatürk’ün Sofrası
Atatürk’ün SofrasıHikmet Bil · Uncu Yayınları · 01 okunma
Reklam
97 syf.
10/10 puan verdi
ATATÜRK BEYAZ EKMEĞE DÜŞKÜNDÜ
Mustafa Kemal 1917 Aralık ‘ında şehzade Vahdettin ile Almanya cephelerini dolaşmak için yaklaşık bir aylık seyahate çıkıyor .Seyahatten döndükten sonra tâ Trablusgarp Savaşından(1911) bu yana devam eden böbrek sancıları artık dayanılmaz bir hal alınca Viyana’da kaplıcalara bir aylık tedavi için doktor arkadaşlarının tavsiyesi ve reçete
Karlsbad Hatıralarım
Karlsbad HatıralarımMustafa Kemal Atatürk · Sesle Kitap · 202176 okunma
Atatürk’ün Sofrası
- Atatürk’ün sofrasının özelliği neydi? + Atatürk’ün sofrası daima istismar edilmiştir. Bazı kesimler tarafından adeta bir işret alemi bir işret sofrası gibi sunulmuştur. Halbuki gerçek öyle değildir. Atatürk’ün sofrası bazı önemli meselelerin görüşüldüğü fikir tartışmalarının yapıldığı kütüphanelerden kitapların getirilip incelendiği okunduğu ve hatta bazen kara tahtada yazılıp çizildiği sofradır. Bu nedenle İsmet Bozdağ gibi bazı araştırmacılar kitaplarında Atatürk’ün fikir sofrası adını vermiştir.
Atatürk’ün Sofrası, 14, 15.
Atatürk’ün Sevdiği Şarkı Atatürk’ün hayatında en çok sevdiği şarkı, Asım Bey’in uşşak faslından ve curcuna usulünden şu şarkısıdır: Cana rakibi handan edersin, Ben bir nevayı giryan edersin, Biyanelerle unsiyet etme, Bana cihanı zindan edersin... (youtu.be/ClcRdho3fEo?si=...) Emin olun bu şarkıda ben her şeyimi, hatıralarımı ve bir kelime ile kardeşimi bulurum. Unutulur mu bu?.. Ne güzel, ne unutulmaz ginlerdi onlar. Şimdi tatlı ve unutulması artık mümkün olmayan bhayal, ebedi bir hatıra oldular. Makbule Atadan Yaşar Yula, "Kardeş Gözü ile En Büyük Türk", Zafer Gazetesi, Yıl: 2, No: 556 10 Kasım 1950 s. 5.
“Atatürk’ün Sevdiği Yemekler”
Askerî okulların klasik yemeği kuru fasulyedir, orada alışılan bu yemek ileride cephelerde de daima karşımıza çıkar. Atatürk mektepten alıştığı kuru fasulyeyi bütün ömrünce diğer yemeklere tercih etti. Bir bekâr yemeği olan yağda kozartılmış yumurta ise onun ikinci büyük tercihi idi. Meze olarak beyaz peynir, kavun ve leblebi daima sofrada bulunurdu. Rakıdan başka içkiler üzerinde durmazdı. Alkole çok dayanıklı bir bünyesi vardı. Kazım Özalp Atatürk’ten Anılar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1992, sayfa 79.
Sayfa 13 - Pdf
Reklam
İşten ve yurt gezilerinden artan bütün ömrü sofrada geçmiştir denilebilir. Fakat burası hiçbir zaman bir içki ve cümbüş bayalığına inmemiş, bir sohbet ve tartışma meclisi olarak kalmıştır. Eğlencenin yanı sıra en zor devlet işlerinin karara bağlandığı bir meclis olmuştur. Buna "Politikanın, aktüalitenin ziyafet sofrası.." adını takanlar yanılmamışlardır.
Sayfa 33 - Hürriyet yayınlarıKitabı okudu
Atatürk’ün sofrası gerçekte, Türk bağımsızlık ve devrim tarihinin bir portresi idi. Bu sofra bir eğlence sofrası değildi; bir irade, bir devrim sofrasıydı. Yeni Türk Devletini kurma düşüncesi bu sofrada belirdi. Yurt savunması bu sofrada hatırlandı, Milli egemenlik ve onun en belirgin biçimi dan Cumhuriyet olması bu sofrada tartışıldı. Türk tarihine ve diline milli bir kimlik kazandırılması burada ele alındı. Ülke, ulus ve dünya sorunları yine burada tartışıldı. Özetle, ihtilalden devrime, tarımdan endüstriye ve bilimden sanata kadar bütün davaların savaş alanı bu sofra idi.
Sayfa 17 - Truva Yayınları