Ateş
İçimde bir fırın var, ateşi yakan ateş, O ne alev deryası, çiçek bahçesine eş.
VİSAL Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş; Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş... Perde perde veralar, ışık başka, nur başka; Bir anlık visal başka, kesiksiz huzur başka. Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci; Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci? Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi? Fezada dipsiz sükut, duyulmazın sesi mi? Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, alemlerin Rabbi, sen! Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen! Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş! Azap var mı alemde fikir çilesine eş? Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor? Çilesiz suratlara tüküresim geliyor! Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum; Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum! Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli? Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli? Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır; Belki de benliğinden kaçabilene hazır. Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül! Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül! O visal, can sendeyken canını etmek feda; Elveda toprak, güneş, anne ve yar elveda!
Reklam
Viyana önlerinde bozgun veren Kara Mustafa’dan itibaren büyük ric’at devrimiz başlıyor. O gündenberi Batı insanı bizim gözümüzde, çakmak taşıyle ateş yakanlara karşı parmaklarından elektrik cereyanı sağan bir sihirbazdır; ve Garp dünyası, ruhumuzda, asırlarca şifa bulmayacak bir (kendimizi küçük görme ukdesi)ne zemin olmuştur.
Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi sen! Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen! Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş! Azap var mı âlemde fikir çilesine eş? Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor? Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Hikayesi de, mâna da kendi maceram... Tezi, insan idrâkinin ufuk noktasında... İnsan idrâkinin ufuk noktasındaki hakikat ve Allah... İşte, "Bir Adam Yaratmak"... 1937‐38 temsil yılında Şehir Tiyatrosunda sahnelenen, Muhsin Ertuğrul'un bizzat oynadığı, ateş içinde kavrularak oynadığı, geçirdiğim büyük ruh çilesinin sahne destanı "Bir Adam Yaratmak"...
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
«Hakikate öyle bir yakınlıkla ermek gerekir ki, hiç bir su süpürüp götürmesin ve hiç bir ateş yakıp kül edemesin…»
Sayfa 176 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Hadis
Bir gün gelecektir ki, din ve imanda sabır göstermek, avuç içinde korlu ateş tutmaya dönecek
Sayfa 558 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
İçimde bir fırın var, ateşi yakan ateş, O ne alev deryası, çiçek bahçesine eş.
Sayfa 352 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Bir parlayış.. Bir anlık... Dağda çepeçevre yangın. On bin noktada ateş... Dehşet içinde Kureyş!
Reklam
- Sizin için din istismarcısı diyorlar, ne dersiniz? + Sizi tenzih ederek arz edeyim ki, Reis beyefendi, din gayreti gösterenlere istismarcılık izafe etmekten daha fecî ve şenî bir mefhum istismarı olamaz. Su eritir, ateş yakar, yâni keyfiyetini icra eder, istismar etmez... Dindar için de aynı şey.... İstismarın ilk şartı ve kanunu samimiyetsizliktir. İmanın ilk şartı ve kanunu da ihlâs ve samimiyet olduğuna göre mü'minlere böyle bir isnad, minareye kuyu demek kadar abestir ve tâbir hokkabazlığıyla hamakat istismarının ve fikir iffetsizliğinin ta kendisidir.
Sayfa 288Kitabı okudu
---Bütün bunlar merhametle mi düzelecek? ---Merhamet, hiçbir şeyin kendisi değil, su gibi, toprak gibi, hava gibi, ateş gibi, herşeyin temeli... Onu getirin, kuracağı iklimde iyinin ölü bitkileri dirilsin, kötünün de diri bitkileri ölsün...
Biri aşık, biri nefret; bizim kanadımız çift.... Ateş saçmalı ki nur, erisin kapkara zift...
Yatağımın üzerine oturdum ve gözyaşlarını buhar haline getiren bir ateş içinde, o fikirden bu fikre, gezindim, durdum.
Sayfa 28
Bir gün gelecektir ki din ve imanda sabır göstermek, avuç içinde korlu ateş tutmaya dönecek.
1.206 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.