Peggy, John’a tapıyordu.
Henüz daha on yaşında bile olmayan bu öksüz çocuk, bir nine kadar sinirli ve yorgundu. Rengi yeşile çalan, buruşuk bir yüzü vardı. Bu yüzde, çocuksu hiçbir şey kalmamıştı.
Peggy’nin hayat, insanlar ve yeryüzü hakkında garip, ama tamamen kesinleşmiş bir yargısı vardı. Sekiz yaşındayken, çocuk esirgeme yurdundan, oradaki dayak ve ağır çalışma koşullarına dayanamayıp kaçmıştı. Bir buçuk yıl polisten saklanmayı başardı
John’un odun deposundan çıktığı gün, Peggy öldü. Peggy, John’a karşı dopdolu, çıkarsız bir sevgi besliyordu. John hayatında ilk ve son olarak kendisine karşı böyle bir duygu uyandırabildi bir insanda.
John’un odun deposundan çıktığı gün, Peggy öldü. Peggy, John’a karşı dopdolu, çıkarsız bir sevgi besliyordu. John hayatında ilk ve son olarak kendisine karşı böyle bir duygu uyandırabildi bir insanda.