Eş, yoldaş, dost. Bu üç sözcük eşanlamlı değil miydi? Eşanlamlı olmalıydı. Aşk, Karl’a göre bilgi gibi sonsuz, gerçek gibi hareketli ve ulaşılmazdı. Aşk da; insanlar gibi, hayat gibi değişmiyor muydu? Gelecekteki ayrılık yılları Karl’ı korkutmuyordu. En önemlisi, Karl ve Jenny birbirlerini bulmuşlardı
Sayfa 160Kitabı okudu
Kaybedecek neyi vardı ki! Dayaklar... Onlardan korkmuyordu artık. Yaşam anlamsızlaştığı zaman ölüm daha değerlidir
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Biliyor musun?” diye devam etti Stock, şüpheyle çevresine bakarak. “Bizim, bildiri yayınlamak yerine barut fabrikaları kurmamız gerekiyor. Tiranları, yalnızca sözle değil, kurşunla da tirtir titretmek için onları havaya uçurmalıyız. Burada, İsviçre’de epeyce Alman var. İyi bir gizli komite kurup her şeyini temin ettikten sonra, güvenilir insanlar sınırdan içeri yollanmalı. İki üç taçlı kafanın uçması dünyanın biraz düşünmesini sağlar.
Sayfa 198Kitabı okudu
"Halkın bizi ne zaman anlayacağını nereden bileyim? Belki yarın. Ama biz olmadan asla.”
Sayfa 199Kitabı okudu
Schlag, Ren ovası dağlarının eteklerinde kaybolmuş o küçük köyde geçirdiği kış gecesini; ellerinde pranga izleri taşıyan o ilginç delikanlıyı anlatıyordu. “Tütün tabakasını çıkardım ve teklif ettim: ‘İster miydiniz?’ Ne oldu sanıyorsun, bu serseri rahatsız edilmekten hoşlanmıyordu. Sürüye söz yok. Sürü, kültürlü olmaya başlıyor. İşçiler daha
Sayfa 247Kitabı okudu
Tüm bilim dalları görünmez bağlarla birbirine bağlıdır. Felsefe ve tarih olmadan hukuku düşünmek mümkün değil. Soyut, somuta giden bir yol sadece. Somut ise sınırsız. Bize toz bulutu gibi gelen samanyolu, yüzlerce yıldızdan oluşuyor. İşte ben bir önceki gün kurduğumu yıkıyorum; yıkıntılar üzerine yeni bir bina kurmak için. Bu binayı uzun vadeli mi yapıyorum? Bilmiyorum, ama başka türlüsü de olamaz. Ben Hegel’i kabul etmiyordum, onunla alay edip, düşürüp onu ezmek üzere öğrendim onun fikirlerini. Benim silahımın üzerinde Kant ve Fichte’nin isimleri yazılıydı. Ama işte şimdi ben yenilmiş bir halde günün dünya felsefesine kazanılmış bulunuyorum. Gelişmenin doğası böyle. Bana, beni öğretiyor. O kadar reddedişin ardından ben Hegel ile silahlanıyorum, tıpkı Siegfried’in[41] kahraman kılıcıyla silahlanıp savaştığı gibi. Daha sonrası için savaşmak istiyorum. Ama belirli bir süre sonra, kılıcımın ihtiyar Prusya dehasına da saplanıp saplanmayacağını bilmiyorum!”
Sayfa 249Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.