Bir an kedi yavrusu kadar güçsüz ve bir an sonra kaplan gibi kükreyen bir dengesiz.
Ben zaten bu değil miydim?Konuşmaması gereken yerden konuşan,ağlaması gereken yerde gülen,gülmesi gereken yerde ağlayan...
Her sonun bir başlangıcı vardır.
On sekiz yaşındayım ve geride bıraktığım bütün yaşlarımdan bana miras kalan o hayalleri koruyamamıştım.Bu benim sonumun başlangıcıydı.
'Bugün benimle konuşan insanlar hangi parçamla konuşmuştu?Sırlarını büyü bir güçle saklayan parçam mı daha gerçekti,yoksa öfke kusan o parçam mı?Hiç ağlamayan o parçam mıydı gerçek olan?Yoksa o bomboş bakan parçam mı?
'Ve ruhumdaki yaraları,roman sayfalarındaki hayallere sarardım,kitaplardaki hisleri bir gün birinin bana yaşatacağına inanarak yoluma devam ederdim.Fakat umutlarımı ve inancımı çürüme noktasına getiren zaman,romanlara karşı olan güvenimi bile benden çalmıştı.
Güven,dibi çaresizlik olan uçurumun üzerinde,ince bir ipte yürümek gibi değil miydi?
Ben bu uçurumun dibindeyim,çaresizliğin üzerine uzanmış,ruhumdan sızan kanla bu duyguyu besliyordum.Kalkacak gücüm yoktu,kalkacak gücüm kalmamıştı.Son bir umutla elimi uzatıp bir üst satırdaki çizgiye tutunduğumda bütün satırlar çökmüş,sayfada biriken bütün harfler üzerime yığılmıştı.Bütün hayallerim,bana o hayalleri kurmayı öğreten harflerin enkazını altında kaldığında,yavaşça ruhumun bu tutmaya başladığını hissettim