Gözlerimi büyük büyük açıyorum...
Meleklerin üflediği o cam parçacıkları
rüzgarına.
Gelmiyorsun...
Kara yağız atlar geliyor soğuk odama.
Düşen göktaşları geliyor...
Gözlerini karalarla bağlamış melekler geliyor.
Sen gelmiyorsun...
Günümüz İstanbul sokaklarında artık ne atlar dolaşıyor ne de Üsküdar Çiçekli'de bir At Evliyası var. Ama Topkapı Sarayı'nda bütün bu anlatılanlara sebeb olan Süslü Kır'ın minyatürü ile mezar taşı hala muhafaza edilmeye devam ediyor.
Mevlut mezarın başında Fatiha okumaya başladıktan bir süre sonra anlamını zaten tam bilmediği kelimeleri birbirine karıştırır, bazısını atlar, önemli olanın dua etme niyeti olduğunu düşünerek yatıştırırdı kendini.
Anarşizmin temel varsayımlarından birine göre, doğa en iyi gelişimi kendi haline bırakıldığı zaman gösterir. Bir Taoist alegori şöyle der: "Atlar kuru yerlerde yaşar, ot yer ve su içerler. Sevindiklerinde boyunlarını birbirlerine sürterler. Öfkelendiklerinde arkalarını döner ve birbirlerine çifte atarlar. Şimdiye kadar onlara yön veren kendi mizaçları olmuştur. Ancak gem ve dizgin vurulduğunda, alınlarına metal plaka konulduğunda, kötü kötü bakmayı, ısırmak için başlarını çevirmeyi, geme ve dizgine direnmeyi öğrenirler. Ve böylece atların doğaları bozulmuş olur."