Öğrenmek isteyen okusun!
Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
Bir ölüp bin dirilen, öldükçe kahramanlaşan bir milletin varoluş mücadelesini akıcı bir dille, okuru yormayan söz dizimiyle ve harika bozkır, çeri ve akın betimlemeleri ile anlatmış Atsız Ata.
Okudukça heyecanlandığım, milli duygularımın şaha kalktığı, ecdadima minnet duyduğum, gururlandığım bazen de kendimden ve dönemimizden utandığım tarihi roman, milli şuuru ve hissiyatları muazzam şekilde besliyor. Sayfaları çevirdikçe kendimi Ötüken bozkırlarında at sırtında akın ederken, bazen gayri ihtiyari hücum borusunu üflerken buldum :) Bazen Pars oldum Almıla'yı hayal ettim, Kür Şad oldum konçuyu hayal ettim, bazen Yamtar oldum acıktım, acı çektim, Urungu oldum Ay Hanım'ı hayal ettim, roman bitti, BEN oldum Ötüken'i hayal ettim..
Lisede okuduğum için bu sefer yavaş yavaş okuyup hatta maçın gollerini tekraren izler gibi sayfaları da tekrar tekrar okuyup tahayyül ederek, bitmesin diye kaldığım yerden 1-2 sayfa geriden başlayarak okudum kitabı. Umarım filmi de çekilir bu muhteşem yıkılış ve diriliş destanının.
Son olarak gurur duyduğumuz Ötüken'den yayını çekerek cihan hakimiyeti ülküsünden yola çıkan bir milletin ve Ötüken yigitlerinin1300 yıl sonraki evlatları yine aynı ruh ve aynı karakterle şehadet şerbetini içiyor. Ecdadımıza ve ay yıldızlı bayrağımız için geridekini düşünmeyenlere minnettarız.
Unutursak, GÖK GİRSİN KIZIL ÇIKSIN..
*Vaktiyle bir Atsız varmış, Var Olsun..
Keşke bitmeseydi dedirten yaklaşık 600 sayfalık eşsiz kitap... Evet kitap bitti, bitmesin diye sayfaların gözünün içine baktım desem yeridir. Böyle güzel kitapları niçin daha ön planda tutmuyoruz şaşırıyorum doğrusu. 10 üzerinden 1000..000 veriyorum. Ufak çaplı araştırmalarımdan öğrendiğim kadarıyla eskiden iki kitap olarak basılan bu güzel
Genç nesil biz Türkçülerin geleceği ve istikbalidir. Büyük Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk gençliği ve Atsız Ata' nın yaktığı Türkçülük meşalesini taşıyan işte bu gençliktir.
Atsız'ın bir eserini daha bitirmiş bulunmaktayım. Eserleri sanki benim için yazılmış gibi. Kendimi nasıl kaptırıyorum bilemiyorum. Aşk romanlarına da sadece tarihle birlikte işlendiğinde tahammül edebiliyorum sanırım onu da anlamış oldum.
İncelememe başlıyorum. Kitap hakkında spoiler yemek istemeyenler bundan sonrasını okumasalar çok daha iyi
Daha önce Hüseyin Nihat Atsız'ın Bozkurtlar ve Ruh Adam romanlarını okumuş ve oldukça sevmiştim. Ruh Adam kitabındaki şiirleri okuyunca Atsız'ın diğer şiirlerini de okumayı çok istemiştim. Kısmet bugüneymiş. Kitabımız Hüseyin Nihal Atsız'ın Yolların Sonu isimli şiir kitabı. Atsız'ın aşk şiirlerindeki coşkusu Türkçülük şiirlerinde bol miktarda var.
Başkalarının ne düşündüğünu elbette bilemem tabi ki seversiniz sevmezsiniz ama koyu bir Atsız hayrani olarak bu kitapta da görülüyor ki lafını sözünü esirgemeyen ve sadece gördüğünü ve gerçekleri kalemine alan ve kimilerine göre sert kimilerine göre tek taraflı görüş açısı ile eleştirilen atsız bu kitapta da bana göre eşsiz bir eser daha ortaya çıkarmış.
Atsiz Cumhuriyet edebiyatının en iyi, en kaliteli yazarlarından biridir. Bu kitapta da tavrından, üslubundan asla ödün vermemiştir.
Sert kalemi ve cesaret dolu korkusuz eserleri ile var olsun Atsiz Ata...
Koca dedesi ona daha ilk binicilik dersleri verirken:
- “Türk ata bindi mi, gözü öz atasını bile görmemeli. Oğul! Gerektiğinde kişi canını bile verir. Ama at, avrat, pusat; bu üçü verilmez” demişti.