"...Dünyayı olduğu gibi görebilmeli, kendimizi bir taraftan hayallere ve esrarlı tavırlara karşı korurken, diğer taraftan eski sorunlarımız için yeni çözümler sağlayabilecek şekilde yaratıcı olmalıyız."
Allende
Ölüm birden boşalmasıdır insanın kendisinden
Gizli titreşimler uçar belki boşlukta sesinden
Güneş vurunca parıldar görünmez ayak izleri ki
Beyhude korularda eski bir yaz gezmesinden
Solgun bir gülümseme hani ay büyürken görünür
Aynalarda bırakılmış nice yüz birikintisinden
Artık hiç olmasa da sonbahar penceresinde o
Camların buğulanması her akşam nefesinden
Kimsesiz bahçelerde besbelli yalnız dolaştığı
Rüzgârsız akşamüstleri yaprakların ürpermesinden
Duyulur ardında bıraktığı hayallerin gürültüsü
Sinsi bir deprem gibi camları titretmesinden
Masasına gelip gittiği açıkça anlaşılır
Daktilosu çalışmasa da şeridinin eskimesinden
Durduğu yerde patlaması mürekkep hokkalarının
Ömrünce biriktirdiği sosyalist öfkesinden
Ne kadar yok etse ölüm vuruşu göklerde yankılanan
Kocaman bir yürek kalır şili'nin allende'sinden
“...Dünyayı olduğu gibi görebilmeli,kendimizi bir atargtam hayallere ve esrarlı tavırlara karşı korurken,diğer taraftan eski sorunlarımız için yeni çözümler sağlayabilecek şekilde yaratıcı olmalıyız.”
-Allende
"... Dünyayı olduğu gibi görebilmeli, kendimizi bir taraftan hayallere ve esrarlı tavırlara karşı korurken, diğer taraftan eski sorunlarımız için yeni çözümler sağlayabilecek şekilde yaratıcı olmalıyız.
... Hatırlanması gereken ilk nokta, topluluğumuzun türdeş olmadığı, zenginleşen uluslarla hâlâ yoksul olan uluslara bölündüğüdür. Fakir ulusların içlerinden daha fakir olanlar, dayanılmayacak koşullar altında yaşayan güçlerin egemenliği altındadır. Topraklarının tümü ya da bir kısmı yabancıların elindedir. Bu uluslar hâlâ sömürge boyunduruğuna katlanmak zorundadırlar. Nüfuslarının çoğunluğu ırksal önyargı ve ırk ayrımının baskısı altındadır. Bunlardan da kötü olarak, derin toplumsal eşitsizlik kitleleri baskı altında tutar ve sadece ayrıcalıklı bir azınlığa yarar.
... Üçüncü dünyanın bu kadar aleyhine olan bu ekonomik, mali ve ticari düzen, bolluk içindeki ülkelerin çoğu tarafından inatla savunulmaktadır. Bu savunmada ekonomik güçler, kültürel etkiler ve bazı durumlarda ve bazı ülkelerce her türlü baskı BM Anayasası'nda benimsenen koşulları bozarak silâhlı müdahale dahi kullanılmaktadır."
Salvador Allende
“...Hatırlanması gereken ilk nokta,topluluğumuzun türdeş olmadığı,zenginleşen uluslarla hala yoksul olan uluslara bölündüğüdür.Fakir ulusların içlerinden daha fakir olanlar,dayanılmayacak koşullar altında yaşayan güçlerin egemenliği altındadır.Topraklarının tümü ya da bir kısmı yabancıların elindedir.Bu uluslar hala sömürge boyunduruğuna katlanmak zorundadırlar.Nüfuslarının çoğunluğu ırksal önyargı ve ırk ayrımının baskısı altındadır.Bunlardan da kötü olarak,derin toplumsal eşitsizlik kitleleri baskı altında tutar ve sadece ayrıcalıklı bir azınlığa yarar.”
-Allende
Latin Edebiyatının önde gelen kadın yazarlarından İsabel Allende'nin ilk romanı Ruhlar Evi Şili'li bir ailenin dört kuşaklık öyküsü. Anlatımı, dili, kurgusu ve unutulmaz kadın kahramanlarıyla dört dörtlük bir başyapıt. Edebi değeri çok yüksek. Hummalı bir okuma keyfi. Şili tarihine paralel Trueba Ailesinin acayip hikayesi. Romanın sonunda Şili'nin seçimle işbaşına gelen ilk Marksist başkanı Salvador Allende'nin adkeri bir darbeyle öldürülüşü, darbeden çok kısa bir süre sonra efsane şair Pablo Neruda'nın ölümü ve cenazesinin büyük bir protestoya dönüşmesi çok çarpıcı anlatılmış. İsabel Allende bu romanıyla Gabriel Garcia Marquez'in yanında duruyor. Büyülü Gerçekçilik akımının en seçkin örneklerinden birini veriyor. Kitabı okurken Bulutsuzluk Özlemi'nden "Şili'ye Özgürlük" şarkısını dinlemeyi ve Attilâ İlhan'ın "Allende Allende" isimli destansı şiirini okumayı unutmayın.
Ruhlar EviIsabel Allende · Can Yayınları · 20181,140 okunma