Bu söz çok sevdiğim bir hocama ait. Hocamız bu şiirin Attila İlhan'ı gölgelediğini, araştırmacı, gazeteci özellikle romancı kişiliğini geride bıraktığını söylemişti. Yazarın romanlarını okumaya başladıkça hocamın sözüne daha çok hak vermeye başladım.
Bu incelemede önce genel olarak Attila İlhan'ın romanlarına sonra da Kurtlar
Şairin gözünden şiirce bakmak Milli Mücadeleye... Kurtuluş savaşı döneminin atmosferini solumak... Bitmesin diyerek okudum. Bu kitapta anlatılan kişi ve olayları büyük bir aynanın içinden gördüm diyerek başlıyor Attila İlhan Gazi Paşayı anlatmaya...Neler yok ki aynada Enternasyonal marşı : Uyan artık uykudan uyan esirler dünyası... Nazım Hikmet 'in Bolu da öğretmenlik günleri, mürtecilerle yaşadığı sorunlar ve sonrası, Mustafa Suphinin katledilişi Mustafa Kemal' in komünizme bakışı, iç dünyası, çucuk bir kahve diyişi, Diyap Ağa 'nın biz buraya kaçmaya değil ölmeye geldik diye haykırışı... Fikriye, Latife, Halide Edip Onbaşı, Enver, Kazım Paşa ve diğer tarihi şahsiyetlerle örülü muhteşem bir şiirdi. Attilla İlhan' a hayranlığımı büyüttü. Milli Mücadele'nin şiir hali...Gazi Paşa' yı okuyacaklara keyifli okumalar diliyorum.
Gazi PaşaAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 2011344 okunma
Aşık olup da bir Attilla İlhan dizesine teselli bulmayanımız çok azdır. Kitap okumayanımız bile hiç yoksa Ahmet Kaya’nın ‘’Sen Benim Hiçbir Şeyimsin’’i, Yaşar’ın ‘’Beni Koyup Gitme’’sini, Zuhal Olcay’ın ‘’Ayrılık Sevdaya Dahil’’ini dinleyip hüzünlenmiştir sanıyorum.
İmkansız aşklardan bitmeyen hasretlere, yoksulluktan Kurtuluş Savaşı’na kadar pek çok konuda şiirler yazan, toplumcu romanlarıyla sınıfsal-kültürel meselelere dikkat çeken, gazete yazıları ve eleştirileriyle yeni bir edebiyatın, sinemanın peşinde olan Attila İlhan 15 Şubat 1925’te Menemen‘de dünyaya geldi. Ailenin ilk çocuğuydu. Babası Muharrem Bedrettin Bey bir kadızade olmasına rağmen çağdaş ve laik bir insandı. Menemen’de uzun yıllar geçirdi. Hatta bir dönem savcılık bile yaptı. Eşi Emine Memnûne Hanım’la da bu süreçte tanıştı. Emine Hanım Menemen’in ileri gelen ailelerinden birine mensuptu. Üstelik eğitimli ve açık fikirli biriydi.
Çok geçmeden hep birlikte Menemen’den İzmir’e taşındılar. İşleri yolundaydı. Şehrin sayılı aileleri arasında gösteriliyorlardı. Karşıyaka’da Levantenlerin de bulunduğu nezih bir muhitte oturuyorlardı.
Mahûr
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Gün döndü geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahûr beste çalar müjgân’la ben ağlaşırız...
Emile Zola 1840 yılında Paris'te dünyaya gelmiştir. Genç yaşta babasını kaybettiği için hayatın gerçekleri ile erken yüzleşmiş, toplumun yoksul kesimine ve ezilen halka birebir şahit olmuştur. İlk kitabı, kendisi henüz 24 yaşındayken yayımlanmıştır. 19. yüzyıl ikinci yarısında ortaya çıkan Naturalizm akımının önemli temsilcilerinden, hatta