Yanımda oturan kadının adı Xenie idi. Yemeğin sonunda, bana taşradan geldiğini ve geceyi geçirdiği evin tuvaletinde, ortasında bir sineğin boğulduğu beyazımsı bir sıvıyla dolu bir oturak gördüğünü söyledi; bunları anlatma nedeni, benim kremalı yürek yiyor olmam ve sütün renginin onu tiksindirmiş olmasıydı. Domuz sucuğu yiyordu ve bardağına koyduğum kırmızı şarabın hepsini içiyordu. Domuz parçalarını bir köy kızı gibi yutuyordu, fakat bu sadece gösterişti. İşsiz güçsüz ve çok zengin bir kızdı aslında. Tabağının önünde, yanında taşıdığı yeşil kapaklı avangard bir dergi gördüm. Dergiyi karıştırırken, bir taşra papazının pis bir herifin kalbini dirgenle çıkardığını anlatan bir cümleye rastladım. İyice sarhoş olmuştum ve oturağın içinde boğulan sineğin görüntüsü Xenie'nin yüzüyle karışıyordu. Xenie solgundu, boynunda sinek ayaklarını andıran çirkin saç tutamları vardı. Beyaz deri eldivenleri, kağıt masa örtüsünün üzerindeki ekmek kırıntıları ve kırmızı şarap lekelerinin yanında tertemizdiler. Sağ elimde bir çatal saklıyordum, bu elimi yavaşça Xenie'nin uyluğuna doğru uzattım.
Etrafınıza bakın. Ne yana dönerseniz dönün gerçekliği tanımladığını değil yarattığını ileri süren avangard sanatçıları görürsünüz sadece. Değişen tek şey üslup. Bugün, dünün sanatçılarının yerini realite şov kişileri aldı. Ama prensip değişmedi.
Reklam
Kesinlikle Katılıyorum
Avangard diye adlandırılanların ortaya attıkları sorunlar, ancak geleneksel ölçüler ve güzellik ideallerinin tartışıldığı bir dönüşüm döneminde oluşabilirdi. Bundan en çok etkilenen güzel sanatlar oldu! Güzel sanatlar, içinde barındırdığı manevi değerleri büyük ölçüde yitirdi, hem de karşılığında yeni değerlere kavuşmadan. Genelde böyle bir durumun, toplumun içinde bulunduğu bir buhrandan kaynaklandığı söylenir. Bu korkunç durumun yalnızca tespitine vardığı sürece, bu görüşe katılırım. Evet, hakikaten de böyle bir buhran olaylara yansır, ama sanatsal düzeye değil. Çünkü sanat akılsızlığı aşmakla yükümlüdür, ayrıca manevi değerlerin eksikliğini manevi yollarla giderme yeteneğine sahiptir, tıpkı Dostoyevski'nin yüzyıl başlangıcında hastalığı ilk görenlerden biri olarak bunu dâhice dile getirmesi gibi.
Avangard Ölüm :))
“Serbest ekonomiye dayalı kapitalist toplumun mutlu ürünleri olarak bizler, nihayet kendi ahiretimizi belirleyecek duruma gelebildik. Ahiretimiz özelleştirildi ve elektronikleşti. Bugün artık makul bir fiyat karşılığında bilincinizi bir bilgisayara yükleyerek, sonsuza dek sanal bir dünyada yaşayabilirsiniz. Bu şekilde ışığın yok oluşuna direnebililir, hızlı, azgın ve renkli bir “ölüm sonrası yaşamı” seçerek fantezilerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Sevgililerinizi önceden belirleyebilir, cinsel cazibenizi en üst düzeye çıkarabilir, zevkinize uygun bir düzine Porsche ile ışıl ışıl şehirlerin arasında mekik dokuyabilirsiniz. Sert kaslarınız, kusursuz bir yüzünüz ve tahta gibi sert organınızla dilediğiniz kadar… Sayısız bakire neşeyle gelişinizi bekler…” :)
Herkesin bu avangard ölüm-sonrası-yaşam için kuyruğa girmesi şaşırtıcı değil elbet. Solucan yemine dönüşmektense, kendi ölüm ânınızı seçebilmek ve mümkün olan en iyi ahireti tercih etmek çok daha iyi. Buna henüz başvurmamış olanlar, yalnızca cenneti beklediklerini iddia eden, kendilerini kutsal kitapta tarif edilen ahirette bulacaklarına inanan bir avuç insandan ibaret.
Eğer mevzu ütopik fikirler üretmek olsaydı, ülkeleri biliminsanlarının ya da avangard sanatçıların yönetmesi gerekirdi. Mustafa Kemal'i öncellerinden ayıran, memleketi düşmandan kurtarmanın getirdiği prestij ve orduyla bürokrasi üzerinde kurduğu hâkimiyete dayanarak, Tanzimat'tan bu yana artan bir şekilde kendisini gösteren çağdaşlaşma çabalarırın en radikal form önerilerini hayata geçirebilmesindedir. Kısacası, Gazi'nin çağdaşlarıyla arasındaki fark "vizyon" dan çok "realist bir strateji"dedir,
Reklam
.. avangard anlatı sık sık biz okurların beklentilerini boşa çıkarmakla kalmamış, neredeyse okuduğu kitaptan tam bir seçim özgürlüğü bekleyen bir okur yaratmaya çalışmıştır.
Sayfa 20 - Can Modern YayınlarıKitabı okudu
64 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Oyun, Roman, Deneme ve Gazete Yazarı
Alfred Jarry
Alfred Jarry
Hadi birlikte tiyatroya gidelim, gidemedik mi? Okumk ta gitmiş gıbı o keyfi veriyor, bana sızı bilmemde.. Gerçeküstü ve absürd tiyatronun öncüsü, grotesk ve kara güldürü oyunların 'babası' sayılan
Alfred Jarry
Alfred Jarry
yaratmış olduğu Übü karakteri ile, 'insanlığın başına geçmiş olan burjuvazinin evrensel budalalığını, akıl almaz açgözlülüğünü, korkunç zorbalığını ve canavarlığını' olağanüstü bir başarıyla yansıtmış ve avangard tiyatro üzerinde derin etkiler yaratmıştır...
Alfred Jarry
Alfred Jarry
ikinci buluşmamız Dili duru, olayları düz bır anlatımla okura sunuyor. K
Kral Übü
Kral Übü
adlı oyunu Dadaizm, Gerçeküstücülük ve Fütürizm öncüsü olarak kabul edilmiş,.. Boris Vian, Georges Perec ve Raymond Queneau gibi isimleri derinden etkilemiştir... Çok farklı, melez ve karma üsluplarda yazan
Alfred Jarry
Alfred Jarry
oyun, roman, deneme ve gazete yazıları absürd edebiyatın ve postmodern felsefenin ilk örnekleri sayılabilir.. ne zaman her şeyin sonu sonunda sona erecek? (S:60)
Kral Übü
Kral Übü
#Buyurun #OKUYUN
Kral Übü
Kral ÜbüAlfred Jarry · Mitos Boyut Yayınları · 2014101 okunma
Modern, avangard ruh, tarihi başka bir şekilde kullanmaya çalışır, tarihselciliğin nesnelestirici ustalığı sayesinde ulaşılabilen geçmişleri bir yana atar, ama, aynı zamanda, tarihselciliğin müzesine kilitlenmiş bir tarafsızlaştırılmış tarihe de karşı çıkar.
Sayfa 33 - Postmodernizm, Kıyı Yayınları, 2.Baskı, 1994. (Jürgen Habermas “Modernlik: Tamamlanmamış Bir Proje”Kitabı okudu
Estetik modernlik, odak noktasını, değişik bir zaman bilincinde bulan tutumlarda kendini gösterir. Bu zaman bilinci, kendini vanguard (öncü) ve avangard metaforları aracılığıyla ortaya koyar. Avangard, ani, beklenmedik karşılaşmaların tehlikelerine atılarak, bilinmeyen bir bölgeye sefere çıkmak, henüz bilinmeyen bir geleceği fethetmek olarak görür kendini. Avangard, önünde uzanan ve henüz kimse tarafindan gidilmemiş gibi görünen bölgede bir yön bulmak zorundadır. Ama, bu ileri doğru arayışlar, belirsiz geleceğin sezgisi ve yenilik kült'ü, gerçekte, şimdinin yüceltilmesi anlamına gelir. Felsefeye Bergson'un yazılarıyla giren bu yeni zaman bilinci, toplumdaki hareketliliği, ta rihteki ivmeli hızı, günlük hayattaki kesintileri dile dile getirmekten fazlasinı yapar. Geçici, ele geçmeyen ve kısa olana yüklenen yeni değer ve dinamizmin göklere çıkarılması, lekelenmemiş, saf ve durağan bir şimdiye duyulan özlemi açığa vurur.
Sayfa 33 - Postmodernizm, Kıyı Yayınları, 2.Baskı, 1994. (Jürgen Habermas “Modernlik: Tamamlanmamış Bir Proje”Kitabı okudu
Reklam
Duchamp’ın 20. yüzyıl sanatı içindeki yeri nedir? Avangard á outrance [aşırı ölçüde] olduğu düşünülür. Öyle de olmuştur.nAncak yapıtı modern sanata, özellikle de kendi dönemindeki sanata karşı bir tepkidir. Birkaç sene içinde fovizmi, futürizmi ve kübizmi geride bırakmıştır. Daha sonra bunlara karşı durmuş­tur. Soyutçuluk ile arasına mesafe koymuştur: Biçim için biçim anlayışına hiçbir zaman inanmamıştır ve üçgeni ya da küreyi asla bir idole dönüştürmemiştir. Dadayla olan yakınlığı Dada’nın karşı çıktıkları konusunda olmuştur, ileri sürdükleri konusunda değil - eğer bir şeyler ileri sürmüşse elbette. Gerçeküstücülükle daha derinlikli bir ilişki içinde bulunmuştur ama akım içindeki rolü sabit olsa da hep teğet geçmiştir. En iddialı jesti -hazır-yapıtların icadı- birden fazla anlam taşır: Hazır-yapıtlar, geçmişin sanatını değil, geçmişte ya da modern dönemde birer nesne olarak görülen sanat yapıtlarını eleştiriyordu. Duchamp’ı, modern sanatın tümüne karşı konumlandıran özellik de budur: Duchamp için kendi başına sanat diye bir şey yoktur, sanat bir şey değildir, bir araçtır, düşünceleri ve duyguları iletmek için kullanılan bir kablodur.
Ekspresyonizm, 20. yüzyılın başında edebiyat ve görsel sanatlar dünyasını altüst eden, zihin açıcı ve ilham verici olağanüstü avangard bir akımdı. Önce Almanya'da, hemen ardından diğer Avrupa ülkelerinde empresyonizme bir tepki olarak ortaya çıkan bu sanat hareketi, sadece resim ve heyket gibi görsel sanatları değil; edebiyat, mimari, dans, müzik ve sinemayı da kapsıyordu. Özellikle de ekspresyonİst edebiyat, sürrealizm ve Dada akımlarından da önce, cesur yaklaşımlarıyla ezberleri bozmuştu.
Sayfa 7
Sığırların, sığırken bu kadar itibar görmeyip de ölünce derilerinin bu denli saygıylaanılmasının haksızlık olduğunu düşünüyordum. Kolumda ölü bir hayvanla gezmenin çok cazip bir şeymiş gibi gösterilmesini anlayamıyordum. Devam etti. O modelin büyük bir özenle tasarlandığından, hem şık hem avangard olan çift yönlü havasından, ellerindeki son ürün olduğundan filan bahsetti. Söyledikleri zerrece ilgimi çekmiyordu. Çantaya ihtiyacım yoktu.
Modern sanat klasikten kaç kat zevkli hesap edemiyor insan. Cezanne büyük eşik geçirtmişin millete ancak sen geçirtmesen de o yüzyıl dayatacakmış avangard ve dahi anarşist tavrı. Herkes gelip bir yumruk atmış gibi hissettirdiği gerçeği de mevzunun karartılmış yönü. Sanat mı diyorsun? Al bakalım!
John Berger
John Berger Sanat eleştirmeni, düşünür, romancı, senarist, ressam ve şair. 5 Kasım 1926’da Londra’da doğdu. Chelsea College of Arts’ta eğitim gördü. Londra’nın çeşitli galerilerinde pek çok sergiye katıldı. 1952 yılından itibaren “New Statesman” için yazdığı sanat eleştirileriyle tanınmaya başladı. İlk romanı Zamanımızın Bir Ressamı 1958’de, Soğuk Savaş’ın zirvesinde yayımlandığında İngilizce avangard yazınında yeni bir ses olarak tanındı. Bu ilk romanı, sanat üzerine denemelerini içeren “Permanent Red” (1960) kitabı izledi. 1970’li yılların başında Quincy’ye yerleşti. 1972 yılında modern romanın önemli örneklerinden biri sayılan G romanıyla Booker Ödülü’nü aldı. Aynı yıl BBC’de televizyon belgeseli olarak tasarlanıp 30 dakikalık dört bölüm halinde yayımlanan; resim sanatına, imgelere, görsel kültüre dair yeni bir eleştirel görme biçimi öneren “Ways of Seeing” (Görme Biçimleri) geniş yankı buldu ve aynı adla kitaplaştı. Savaş sonrası Avrupası’nda, çağının en etkili sanat eleştirmenlerinden ve kültür düşünürlerinden biri kabul edilen John Berger 2 Ocak 2017’de Fransa’da, Antony’de hayata gözlerini yumdu.
312 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.