Edebiyatın sinemayla buluşması uzun yıllardır başarılı uyarlama filmlerle devam ediyor. Kimi zaman tarihi kitaplar, kimi zaman otobiyografik eserler ve kimi zaman da edebiyat tarihine damgasını vurmuş metinlerden uyarlanan filmler sinema tarihinde iz bıraktılar. Siyah beyaz, sessiz sinema döneminden başlayarak günümüze kadar pek çok başarılı
Sinemaya da uyarlanan Kramer Kramere’e karşı kitabında annenin yaşadığı tek düze hayattan sıkılması sonucu dört yaşındaki oğlunu babasına bırakıp gitmesi ve o süreçte ne yaşandığını umursamadan bir yıl geçirdikten sonra gelip çocuğu almak üzere velayet davası açması anlatılır. Babası Ted bu süreçte çok zorlanmıştır ama pes etmeden durumun üstesinden gelmek için hep çabalamıştır. Beğenerek okudum okumanızı tavsiye ederim.
Bu kitabı bir sahaftan, kapağına baktıktan sonra almıştım. Çünkü kapağında filmden bir sahne vardı ve oyuncu Dustin Hoffman idi. O yüzden ilgimi çekmişti.
Kitapta boşanan bir çift ve ortadaki çocuk anlatılıyor. İşine bağlı bir baba ve ondan ayrılmak isteyen bir eş. Kocasından ayrılıp, kendisini bulmaya çalışan bir anne var hikayede. Altı yaşındaki oğullarını da bakması için babasına bırakıyor.
Baba bir yandan işini sürdürmeye çalışıp diğer yandan da, pek az babanın bildiği kadarıyla, oğlunu tanımaya çalışıyor. Oğluna yemekler hazırlıyor onunla zaman geçiriyor, parka gezmeye götürüyor ve onun korkularını anlamaya çalışıyor. Aralarında çok sıcak bir bağ gelişiyor. Bu olaylar sayesinde babası ile çocuğun aslında birbirlerini hiç tanımadığı anlaşılıyor.
Bir süre sonra velayet davası sonucu çocuk anneye veriliyor ama çocuk mutlu olmuyor.
Kitap beyaz perdeye de aktarılmış. Onu izlemedim ama 1979.1980 yıllarında pek çok ödül almış.
Kitap, dönemin baskın olan feminizm dalgasından etkilenen bir aile, annelik, babalık kavramları ve bunların ailedeki sorumlulukları üzerine kurulmuş.
İçinizi ısıtabilecek samimiyette bir baba-oğul hikayesi. Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim.
Ted ve Joanna KRAMER çiftinin mutlu evliliği, çocukları Billy doğduktan sonra kötüye gitmeye başlar. Ve bir gün Joanna'nın evlilikten, annelikten ve sorumluluktan yorulması sonucu evi terk etmesiyle Ted ve Billy için zor günler başlar. Tabii Joanna için de. Dört yaşındaki Billy, hem dünyayı anlamaya hem anne ve babasının ayrılığına alışmaya hem de bir yandan büyümeye çalışır. Ted ve Billy bu yeni hayata tam anlamıyla alışmaya başladıkları anda Joanna yeniden ortaya çıkıp Billy'nin velayetini almak istediğini söyler. Ve zorlu, sıkıntılı ve yorucu bir mahkeme süreci başlar böylelikle.
Kramer Kramer'e Karşı, 1979 yılında beyaz perdeye aktarılarak, Dustin Hoffman ile Meryl Streep'in oyunculuklarıyla Oscar ödüllü filmler arasında haklı olarak yerini alan unutulmayacak bir yapıt.
Uzun bir süre önce okuduğum filmi de çekilen kitap. Genelde erkekler evi terk eder ve geride kalan kadın çocuğuyla birlikte maddi ve manevi olarak hayatta kalma mücadelesi verirler. Burada tam tersi olmuş. Tam olarak ne istediğini bilmeyen bir kadın ailesini terk eder ve geride kalan koca ile çocuk kendi yaşamlarını kurma çabasına girerler. kitapta bunun akabinde gelişen olaylar anlatılır. Kütüphanenizde kesinlikle bulunması gereken bir kitap. Yalnız bu kitap piyasada pek bulunan bir kitap değil ben de teyzemin kitaplığından alıp okumuştum.
Sıkıntıdan kurtulmasını sağlayacak olan tatil de sıkıcıydı. Kendini kayığın yanından suya atabilirdi. Başını havagazı fırınına sokmaktan daha iyiydi bu. Böyle sıcak bir günde insan başını fırına sokamazdı.
"Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir."
Aile ile ilgili çok şey yazılmış söylenmiştir. Ama aile temalı romanların ayrı bir albenisi olur. Çünkü aile içi ilişkiler herkes için ilgi çekicidir. Her şeyden öte yaşanılmışın peşinden koşan insanoğlu için anlatılan hikâye olası ve gerçekçidir. Ailenin
İki tarafın da avukatları vardı. Avukatların da taktikleri. Avukatlarla taktiklerinin de kendilerine özgü özellikleri vardı. Artık iki taraf da acı vermiş ve acı duymuştu.
Biz erkekler feminizme teşekkür borçluyuz. Kadın 'anne'liği ihmal edince, biz babalar çağlar boyu baba olarak hep içimizde gizlediğimiz şefkati daha rahat biçimde dışa vurur hâle geldik.