Kul Hakkı "1998 yılında Onunla birlikte Medine'de ikamet eden Buhârâlı merhum Zekeriyya Efendi'yi ziyarete gitmiştik. Ziyaret sonrası hatim okuduğumuz odadan ayrılıp iç avludan Zekeriyya Efendi'nin özel odasına geçmemiz gerekti. Mahmud Efendi dışarıya çıkınca terliklerini bulamadı. Karşı tarafa geçene kadar giymesi için başka bir terlik vermek istediğimde kul hakki olur endişesiyle kabul etmedi. Çoraplarını çıkarıp öyle yürüdü."
Kalduk bu sabah avludan ayvaylan nar toplayıp önümüze kodu. Vurduk yedik, kırdık yedik. Hep beraber yedik. Yahu dedim, dünya böyle olmaya mı?
Reklam
Avludan şehrin hiçbir tarafı görünmüyordu; ne tersane ne de aşağı kıyıdaki terk edilmiş silah deposu. Yalnızca engin, amansız bir gökyüzü…
Sayfa 21 - İletişimKitabı okudu
Ancak yerinde dikiliyor, bir yere kıpırdamıyor, kendi kendine "Beni burada tutan daha ne var ki?" diye soruyordu. Hem kendine hem de özgür ve mutlu olabileceği kırlara, ormanlara koşmak yerine taşların üzerinde yuvarlanan bu siyah köpeğe kızıyordu. İkisinin de bu avludan çıkıp gitmesine engel olan tek bir şey vardı: Esarete ve köleliğe olan alışkanlık...
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
alın şu tek mermiyi vurun şakağımdan kaza kurşunuyla. bir kuş olur, kanatlarımda boş bir kovanla kalkarım avludan. bir kız, eteklerinden güller düşürerek koşar cesedime.
Üç karısı vardı Reşo Ağa'nın
Avludan geçip odaya varınca üç karısı diz çöküp çizmelerini çekmeye hazırlandılar. Ancak o, yeşil gözlü, kara saçlı, ince belli, geniş kalçalı olan Güllü'ye çizmelerini uzattı. Güllü sevinçle çizmelere asıldı. Kim çizmeyi çekerse, o yatardı Reşo Ağayla. Reșo Ağa, o gece Güllü'yü koynuna aldı.
Reklam
541 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.