Mutluluğun Sırrı
Mutluluk içsel tatmin halidir, o da neşe ve huzurdur ve gerçek mutlulukta bütün arzular temizlenmiştir. Doyurulan arzudan elde edilen mutluluk aldatıcıdır ve hep arkasından daha fazla tatmin isteği gelir. Arzu okyanus gibi açgözlüdür ve taleplerine uyuldukça daha çok ister. Aklı çelinen müptelalarından hep daha çok hizmet bekler, ta ki müptelaları fiziksel veya zihinsel acıyla kıvranana, ıstırabın arındıran alevlerine savrulana kadar. Arzu cehennem dinidir ve bütün eziyetler orada toplanmıştır. Arzuyu terk etmek cenneti bulmaktır, bütün sevinçler yolcuyu orada bekler.
Sayfa 137 - Diyojen yayınlarıKitabı okudu
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla Bağçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi yap Gülümseyerek konuş da başkalarıyla Somurt, avluda sadece ikimiz kalınca Kızıp en evecen adımlarınla üst kata çık En sevdiğim çiçeğin saksısı kaysın elinden Derinleşsin ben içerledikçe ruhumdaki sakarlık
Reklam
Kalbine sağlık :))
Geçen gün
Kitabsever
Kitabsever
ablanın paylaştığı şiiri okurken, sesli harflerin, her mısarada, aynı sayıda olduğunu farkettim. Ve ablaya sorunca bunun tesadüf değil de farkında olarak böyle yazıldığını söyledi. Azerbaycanda kafiye dedikleri bir şey varmış ve bu şiire farklı bir ahenk veriyormuş. Bunu yazmak büyük bir ustalık ve maharet gerektiriyor aynı zamanda. Tabii ben durur muyum? Asla! Abladan rica ettim bana özel bir şeyler karalar mısın diye. Sağolsun kırmamış beni. Seni çok seviyorum 💙
Kitabsever
Kitabsever
🧚🏻‍♀️ Not: Hepsini teker teker saydım. Her mısarada 11 tane sesli harf var. Ben bu olaya hayran kaldım 😍
Kitabsever

Kitabsever

@kitab_meleyi
·
4ay
Esina:)
Mavi gözlerinden süzülen sevdam, Minnacık boyuna dolana dursun. Vurgunu olduğum ince belinden, Söyle bütün cihan bir yana dursun.
Kitabsever
Kitabsever
. Bundan başka at arabası veya yürüyerek de yolculuk türleri vardı. Güneşli bir günde cezaevinden istasyona nasıl yürüdüklerini "Diriliş" (Tolstoy'un romanından) hatırlarsınız. Ama 1941 yılında bir yıldan beri avluda gezmelerine izin verilmeyen, yürümeyi, nefes almayı, gün ışığını unutan mahkûmlar sıra halinde dizilerek Abakan'a kadar yirmibeş kilometreden fazla yol yürümek zorunda bırakıldılar. Yolda on kişi kadar öldü. Bu olay hakkında değil büyük bir roman, bir bölüm dahi yazılamaz: Musalla taşının yanıbaşında oturanın, tüm cenazeler için gözyaşı yetmez. .
Sayfa 495Kitabı okudu
Senin saçlarını fotoğraflarda ellerimle taradım Kursağımda benimle kendim arasında geçen bir mesele kaldı Avluda baş gardiyanın gölgesi Bir evimiz vardı ama gidecek hiçbir yerimiz yoktu Bir de bazen insanı sadece anlayan o yağmur...
"Üstelik aşk,bizden kaçana karşı hissettiğimiz çılgın bir arzudan başka bir şey değildir "
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.