Bizim avludan mı kalkacak cenazem? Nasıl indireceksiniz beni üçüncü kattan? Asansöre sığmaz tabut, merdivenler daracık "Belki avluda dizboyu güneş ve güvercinler olacak, belki kar yağacak çocuk çığlıklarıyla dolu, belki ıslak asfaltıyla yağmur. Ve avluda çöp bidonları duracak her zamanki gibi. Kamyona, yerli gelenekle, yüzüm açık yükleneceksem, bir şey damlayabilir alnıma bir güvercinden; uğurdur. Bando gelse de, gelmese de çocuklar gelecek yanıma, meraklıdır ölülere çocuklar. Bakacak arkamdan mutfak penceremiz. Balkonumuz geçirecek beni çamaşırlarıyla. Ben bu avluda bahtiyar yaşadım bilemediğiniz kadar. Avludaşlarım, uzun ömürler dilerim hepinize.."
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
Sanırım ağlıyorum :'(
"Annen sesleniyor avludan "Sardunyalara su verin biraz Renklerini boğmaya başlamış toprağı Top kadifeler yaprak döküyor yalnızlıktan Gülhatmiler serçeleri taşıyamıyor dallarında Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını." Sesimi gözyaşımla yıkayarak Gidip toprağına fısıldayacağım Söylediklerinden ötesini yaşadı kızın Su değil kalbinin iklimini verdi çiçeklere"
Reklam
alın şu tek mermiyi vurun şakağımdan kaza kurşunuyla. bir kuş olur, kanatlarımda boş bir kovanla kalkarım avludan. bir kız, eteklerinden güller düşürerek koşar cesedime.
N’apcaz şimdi diyo bana Diyorum ki bi bakalım Bakalım da önümüz taş Aç gözünü bakmak lazım N’apıp yapıp dış avluya Bir sofaya kapak atsak Hazırlandım sıvışmaya İmlayı azcık bozarak Konuş konuş hiç faydasız Özgür diyilim ki hâlâ Koş duvara, aş duvarı Bir duvar daha karşında Dışarıda bi avlu var Avludan sonra dört duvar Duvara çarpar dalgalar Dalgalar sözümü yutar Artık n’olcaksa olmalı Bu söz firar’dip kaçmalı Ona bir yardakçı lazım Suçortağı olsun şarkım!
416 syf.
·
Not rated
·
Read in 18 days
Kafka’nın ölümünden sonra 1926 yılında basılan, yarım kalmış bu romanı ben Cem Yayınevi’nin yayınladığı, Kamural Şipal çevirisinden okudum. Dikkatimi çeken Şato’nun bu çevirisinde 368 sayfalık roman metnine “Başlangıç Bölüm Varyantı”, “Fragmanlar” ve “Yazar Tarafından Çizilip Çıkartılmış Yerler” başlıklarından oluşan ek bir bölüm ilave edilmiş ve
Şato
ŞatoFranz Kafka · Cem Yayınları · 20209.9k okunma
İkisinin de bu avludan çıkıp gitmesine engel olan tek bir şey vardı: Esarete ve köleliğe olan alışkanlık...
Sayfa 113
Reklam
Ancak yerinde dikiliyor, bir yere kıpırdamıyor, kendi kendine "Beni burada tutan daha ne var ki?" diye soruyordu. Hem kendine hem de özgür ve mutlu olabileceği kırlara, ormanlara koşmak yerine taşların üzerinde yuvarlanan bu siyah köpeğe kızıyordu. İkisinin de bu avludan çıkıp gitmesine engel olan tek bir şey vardı: Esarete ve köleliğe olan alışkanlık...
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
aşk...
Bitiyorum onun için nine! Hep gözümde tütüyor. Gördüm mü dizlerimin bağı çözülüyor. Avludan geçerken görmeyeyim, bir ateştir düşüyor yüreğime.
Sayfa 70 - KOR KİTAP
Öyle duyumlar vardır ki aslında bir uykudurlar; bir sis tabakası gibi aklımızı tamamen işgal eder, düşünmemize de, hareket etmemize engel olur, varlığımızı açıkça sürdürmemize izin vermezler. Gece uyuyamamışız gibi, düşten kalma bir şeyler içimizde yaşamayı sürdürür ve gündüz güneşliğin verdiği bir uyuşukluk, duyguların durgun düzeyini ısıtır. Hiçbir şey olmamanın esrikliğidir bu; irademizin ise, avludan geçerken ayağımızla öylesine devirdiğimiz bir su kovasından farkı yoktur.
Kalduk bu sabah avludan ayvaylan nar toplayıp önümüze kodu. Vurduk yedik, kırdık yedik. Hep beraber yedik. Yahu dedim, dünya böyle olmaya mı?
672 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.