Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
alın şu tek mermiyi vurun şakağımdan kaza kurşunuyla. bir kuş olur, kanatlarımda boş bir kovanla kalkarım avludan. bir kız, eteklerinden güller düşürerek koşar cesedime.
Bana ne zaman güzel baksan, avludan çocukluğum gelir konar omzuma.
Reklam
N’apcaz şimdi diyo bana Diyorum ki bi bakalım Bakalım da önümüz taş Aç gözünü bakmak lazım N’apıp yapıp dış avluya Bir sofaya kapak atsak Hazırlandım sıvışmaya İmlayı azcık bozarak Konuş konuş hiç faydasız Özgür diyilim ki hâlâ Koş duvara, aş duvarı Bir duvar daha karşında Dışarıda bi avlu var Avludan sonra dört duvar Duvara çarpar dalgalar Dalgalar sözümü yutar Artık n’olcaksa olmalı Bu söz firar’dip kaçmalı Ona bir yardakçı lazım Suçortağı olsun şarkım!
416 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
Kafka’nın ölümünden sonra 1926 yılında basılan, yarım kalmış bu romanı ben Cem Yayınevi’nin yayınladığı, Kamural Şipal çevirisinden okudum. Dikkatimi çeken Şato’nun bu çevirisinde 368 sayfalık roman metnine “Başlangıç Bölüm Varyantı”, “Fragmanlar” ve “Yazar Tarafından Çizilip Çıkartılmış Yerler” başlıklarından oluşan ek bir bölüm ilave edilmiş ve
Şato
ŞatoFranz Kafka · Cem Yayınları · 20209,9bin okunma
İkisinin de bu avludan çıkıp gitmesine engel olan tek bir şey vardı: Esarete ve köleliğe olan alışkanlık...
Sayfa 113
Öyle duyumlar vardır ki aslında bir uykudurlar; bir sis tabakası gibi aklımızı tamamen işgal eder, düşünmemize de, hareket etmemize engel olur, varlığımızı açıkça sürdürmemize izin vermezler. Gece uyuyamamışız gibi, düşten kalma bir şeyler içimizde yaşamayı sürdürür ve gündüz güneşliğin verdiği bir uyuşukluk, duyguların durgun düzeyini ısıtır. Hiçbir şey olmamanın esrikliğidir bu; irademizin ise, avludan geçerken ayağımızla öylesine devirdiğimiz bir su kovasından farkı yoktur.
Reklam
Kalduk bu sabah avludan ayvaylan nar toplayıp önümüze kodu. Vurduk yedik, kırdık yedik. Hep beraber yedik. Yahu dedim, dünya böyle olmaya mı?
Gününüz kutlu olsun hanımlar...
"Düşünce ve hayat iki zıt kutuptur. Bu nedenle -Orlando da şimdi bir koltukta oturup düşünüyor- o işini bitirene kadar takvimin aylarını ezbere sıralamaktan, tespih çekmekten, sümkürmekten, ateşi körüklemekten, pencereden dışarı bakmaktan başka yapılacak bir şey yok. Orlando öyle sessiz oturuyordu ki yere iğne düşse duyardınız. Keşke bir iğne
Annen sesleniyor avludan "Sardunyalara su verin biraz Renklerini boğmaya başlamış toprağı Top kadifeler yaprak döküyor yalnızlıktan Gülhatmiler serçeleri taşıyamıyor dallarında Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki Evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını."
Sayfa 37
Üç karısı vardı Reşo Ağa'nın
Avludan geçip odaya varınca üç karısı diz çöküp çizmelerini çekmeye hazırlandılar. Ancak o, yeşil gözlü, kara saçlı, ince belli, geniş kalçalı olan Güllü'ye çizmelerini uzattı. Güllü sevinçle çizmelere asıldı. Kim çizmeyi çekerse, o yatardı Reşo Ağayla. Reșo Ağa, o gece Güllü'yü koynuna aldı.
672 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.