Hıfzı Topuz'un yalın bir dille yazdığı kitap özellikle benim gibi resimseverler için gerçekten çok önemli bir yapıt. Yazar sadece kitabın başkahramanı Fikret Mualla'nın değil aynı dönemin önemli ressamlarından Abidin Dino, Nejat Devrim, Avni Arbaş, Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun ve Nazım Hikmet'in hatta bir ucundan Picasso 'nun da hayatlarından kesitler anlatmış. Hıfzı Topuz kitapta Fikret Mualla'nın bugünün parasıyla 1-2 euro'lara resim yapıp satarak günlük ihtiyaçlarını karşıladığından bahsediyor. Geçtiğimiz Mayıs ayında Hıfzı Topuzun elindeki, o döneme ait eserlerin açık artırmayla satıldığını ve satılan sadece 38 eserden elde edilen gelirin 800.000 TL olduğunu okudum. Zamanında karın doyurmak için yaptığı resimleri bi kaç euroya satmaya çalışan , çoğu da insanların acıma duygusuyla satın aldığı resimleri yapanlar acaba bugünleri görselerdi ne hissederlerdi..
yıllar önce şairi tanıdığım kitaptır. dün itabariyle de tüm şiirlerinin olduğu kitap elime geçmiştir. çok sakin bir kişiliktir, naif, mahçup bir görüntünün yanında, uzun saç, sakallarıyla ve devre ait olmayan görüntüsüyle bir bilgeyi andırır. modern bir derviş gibidir, bu durum şiirlerine de yansımıştır dede'nin. eleştirirken ve ya rahatsız olduğu durumdan bahsederken bile, sert bir kalemle yazılmış şiir okuyamayacaksınız kesinlikle. biraz hayata kırgınlıkla, biraz da kabullenilmiş yalnızlıkla; artık olağan görünmeye başlayan durumlara tebessüm ettiren, aynı zamanda da hüzünlendiren bir ruh haliyle yazılmış samimi yaşanmışlıklar okuyacaksınız. bu kitap haricinde yedi kitabı daha var ve bir de şiir albümü. bildiğim kadarıyla da hiçbir akıma uymuyor dede'nin şiirleri. bence alelade bir şahıs ve şair değil, gerçekten yaşayan bir sembol. hani deriz ya birinin ölümünden sonra, "heykeli dikilecek adam" diye, işte sahaflardaki çınarın altına heykeli dikilecek şairdir hüseyin avni dede.
Murat Menteş'in "Ruhi Mücerret" kitabının tanıtımı...
youtube.com/watch?v=5eQ3-27...
Kapak tasarımıyla "buradayım" diyerek çağıran bir kitap Ruhi Mücerret. ve ekranın karşısına kuruluyor okumaya başlıyorsunuz. Avni Vav'la tanışıp Ruhi Mücerret'e konuk oluyoruz. 100 yaşındaki İstiklal Harbi gazisi... yaşına rağmen bizimle aynı espri anlayışına sahip bu adamın hikayesini okurken gülümseme yüzünüzden eksik olmuyor. Sonra hikayeyi bir de Civan Kazanova'dan dinliyoruz. Anlatımda dönüşler yaparak ilk kısımda atılan düğümler çözülmeye başlanıyor. Ancak düğümlü kalanlar da oluyor ve yazar bunlara takılmıyor. Kelime oyunları bol. Okuduğunuz ilk anda bir parıltı oluyor ama etkisi çabuk geçiyor. Çekirdek çitlemek gibiydi: keyifli vakit geçiyor ve bitirmeden kalkamıyorsunuz başından. Ama sonrasında çok da bir şey kalmıyor okura.
Bir de bu yazıya bakılabilir: sabitfikir.com/elestiri/arafta...
Sabahattin Ali'nin 1944 ve 1947 yıllarında yazdığı, on üç deneme ve dört kısa masaldan oluşan bu kitap, sade dile akıcı cümleleri ile okuru geçmiş zamanın sokaklarında gezintiye çıkarıyor...
Özellikle hastanede yaşanan, Doktor Mutena Cankurtaran ve İbrahim arasında ki hadise çok düşündürücü...
Çirkince'nin konusu ise; Cumhuriyet dönemi ile isminin nasıl değiştirildiği...
Çilli'nin başına gelenler ve evladı hakkında ki kararı...
Avni Akbulut'un böbrek rahatsızlığından dolayı geldiği İstanbul'da, başına gelenler ise, merhamet yoksunluğu ve sömürücülüğün; saf duyguların nasıl kullanıldığına dair güzel bir örnek teşkil ediyor...
Katil Osman'ın hikayesin de ise insan hayatına kastın bu kadar kolay mı olduğunu sorgulayacaksınız...
Rıfat'ın karakolda başından geçen işkence dolu dört günün anlatımı ise, sizi sanki o odanın için de onun ile birlikteymişsiniz hissini uyandırıyor...
Yazar öykülerini o kadar sade bir dille ama o kadar güzel bir tasvir ile yazmış ki, okurun her öykünün içinde yer almasını sağlıyor...
HZ. Meryem'in Arapça Kelime-i şahadet getirip öldüğü kitap. Muhtemelen okuyacağınız anektodların çoğu sonradan uydurulmuş hikayeler.
Gereksiz bir kitap. Tarihte yaşanmış olayları fahiş tarihsel hatalar ile vermişler. Olayların bir çoğu tabiri caizse şehir efsanesi. Basit araştırma gereği bile duymadan sağdan soldan (kaynak bile olmayacak yerlerden) toplanmış. Arada Osman Turan ve Bahaeddin Ögel Hocanın kaynakları da olmasa hiç çekilmez.